banner1482

Bizim Türk milleti, iyi niyeti suiistimal etmeyi seviyor. Ne kadar iyilik yaparsan yap, ne kadar merhametli davranırsan davran, ne kadar hüsn-ü kabul gösterirsen göster, senelerdir sırtında taşırsın, ne zaman ki ‘ede yoruldum, iki dakika in de soluklanayım!’ dersin, senden kötüsü yok âlemde.

Ne zaman Murat Başaran’ın ‘nankör’ şarkısını dinlesem, aklıma bu satırlar gelir.

Seversin ama sevmez, sevmeyi bilmez. Kıymet dersin kıymetin bilinmez!

İnsanoğlu, verirsen iyisin, vermediğin zaman, gider iki kuruşluk adama satar seni. Hem de ucuza.

Siyaset bu işte. Futbol kadar nankör sektör arıyorsanız, size siyaseti önerebilirim.

*

Bunları neden yazdım?

Siyaset her insanın harcı değil. Biraz esnek olacaksın, sinirlerin doğarken alınmış olacak, baldan tatlı d eseler de öfkelenmeyecek, sabır taşı da olsan katlanacaksın! Bazen masaya yumruğunu vurmak gelir içinden, vuramazsın. ‘ya, git işine be kardeşim!’ diyeceğin çıkar karşına diyemezsin. Sabırlı, tahammüllü olacaksın. Bir gözün görmez, bir kulağın sağır olacak. Bazen dudakların kımıl kımıl etse de, içinden nelerin geçtiğini kimseye belli etmeyecek, hissettirmeyeceksin!

Yoksa senden siyasetçi olmaz!

*

Sevgili İsmail Bildirici’yi yıllar sonra ilk kez daha birkaç gün önce gördüm bir sosyal tesiste. Çok özlediğimi fark ettim! Duygulanmadım desem yalan olur. Sakal bırakmış, ama gülümseyen yüzünü esirgemeden kır düşmüş sakalları o kadar yakışmış ki, o kadar olur.

Daha karizmatik olmuş, daha bir yakışıklı.

Bilirsiniz, eski siyasetçilerden. AK Parti il yönetiminde görev aldı uzun süre. Çok iyi niyetli, çok dürüst, çok babacan, çok kalender, çok hatırnaz, çok saygılı, bırakın masaya yumruk vurmayı, bırakın herhangi bir talep karşısında ‘yok!’ demeyi bilmezseniz, sizden siyasetçi olmaz!

Bazıları bu yüzden tutmadı, olmadı.

*

Birkaç yıl önce işyerinde-makamında sayın Nevzat Pakdil, kendisi ve bendenizden oluşan 3’lü…

Kahvaltı yaparken söyledim, yüzüne karşı. ‘Senden siyasetçi olmaz, bırak, vazgeç!’

Aslında olmadığını, olamayacağını kendi de biliyordu. Hatır gönül için girmişti belki de. Kıramadığı büyükleri için. Diğer taraftan aşına, işine olan tutkusu yüzünden de siyaset ile uğraşacak zamanı da yoktu. Benim demem de işin magazin tarafıydı belki.

Bıraktı, aşında ve işinde şimdilerde.

*

Dürüst, iyi niyetli, şehrini, insanını seven, harbi, yalansız ve riyasız duruşu ile herkesin gönlünde taht kuran bir delikanlı adam İsmail Bildirici.

Tekstilci olduğunu da biliyorsunuz. Şimdi zamanının büyük bir bölümünü İstanbul’da geçiriyor. Kahramanmaraş-İstanbul arasında mekik dokurken, bazen dostlarına da zaman ayırmayı biliyor, hasret ve özlem gideriyor, üretim için, ihracat için, istihdam için ve yaşanabilir bir topluma katkı sunmak için gençliğini yollarda, makine aralarında geçiriyor.

Siyaset kadar yararlı hizmetleri oluyor şehre ve insanlığa.

Ha, siyaset düzgün insanların işi mi, elbette öyle. Ama bu sayın ve çok değer verdiğim kıymetli evladım İsmail Bildirici’ye göre değil.

Sabahtan beri onu söylemeye çalışıyorum.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol