Ticaret lisesini zar zor bitiren, matematikten çakmayan, iki kere ikinin dört ettiğinden her daim kuşku duyan bendeniz, şimdi kalkıp size akı vermeye kalkışsam, şunu yapın bunu yapmayın desem, ‘Bizim aklımız yok mu?’ diyeceğinizi bildiğim için, haddimi aşmış olsam da, bazı önerilerde bulunmak istedim.
Tabi ki benden akıllısınız. En azından büyük büyük okullara bitirdiniz, hiç yoksa akıldaneleriniz, akıl hocalarınız var.
Bende o da yok! Ki benim aklım da bana yetiyor zaten! Kaldı ki aklımı size zekat olarak da verebilecek kadar zenginim çok şükür!
*
Ey siyasiler, ey isminin başında ‘başkan’ yazan bilumum yöneticiler, bu yazacaklarım kulağınıza küpe olsun. Altına güç yetmiyor, gümüşten olsun ekonomik olsun. Malum, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tasarruf genelgesi yayınladı ya, benimkisi devede kulak, adaşım da duymazdan gelsin artık.
*
Tasarruf genelgesine baktınız mı, tartıştınız, sorguladınız mı bilmiyorum da, haberi dinlediniz yorum yaptınız mı, tabi ki dağ fare doğurdu diyeceksiniz. Başka ne bekliyordunuz ki? Gazete okuma, servis araçlarını kadır, basına abonelik varsa iptal et, eşantiyon dağıtma, ilan verme, misafire çay ikram etme, fotokopi çekme, çerez ısmarlama, makam aracı yerine toplu taşımayı kullan vs..
Yaraya merhem olacak, kovaya su dolduracak şeyler değil.
Teyzemin bıyığı olsa…
*
Tabi ki tasarruf önemli. Desem ki, beki bu yazacaklarım ‘etki ajanlığı’ pozisyonuna girecek ama olsun, devletim için, milletim için, halkın refahı için etki ajanı olmaya razıyım.
Tasarruf dedik. Hazine tam takır kuru bakır. Şimdi kadar uygulanmaya konulan tasarruf paketleri-tedbirleri hikâye çıktı, kimse tınlamadı, kimse bildiğinden geri kalmadı. Fatura da her zaman emekliye, işçiye ve memura kesildi. İsterseniz kısaca ve özetle dağ fare doğurdu diyebilirsiniz de, bence sakıncası yok!
Sayın Cumhurbaşkanımızın yerinde olsam, madem tasarrufa gidilecek, madem milyar dolarlar ödenecek faizler var sırada bekleyen, madem hazine delikli kuruşa muhtaç, madem bütçe açığı kapanacak, o zaman şunları uygulamaya koyarım.
*
Bir… Önce bu ülkedeki bütün muhtarlıkları kaldırırım. Muhtarlar, muhtarlıklar ülkeye ciddi bir mali yük getiriyor. Madem kısıtlamaya gidilecek, kaldırın kardeşim muhtarlıkları.
Hatırlayın, yakın tarihte MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli bunu önermişti. Şimdi de sevgili kardeşim, gerçekten şehrin hafızası diyebileceğim donanımlı akademisyen-siyasetçi sayın Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu teklif ediyor. Haklı mı, dibine kadar!
Eskidenmiş o muhtarın etkisi, gücü, faydası. Mühür yok, ikametgâh ilmühaberi yok, gelsin aylıklar, gelsin bayramda seyranda yardımlar. Kendini taşıyamayacak adamlara silah da veriyorsunuz!
Şimdi herkesin elinde cep telefonu, herkesin bir e.devlet sistemi var, bütün işini gücünü oradan görüyor, istediğine istediği zaman ulaşıyor, bütün kurumlarda işlerini e.devlet üzerinden görüyor, istediği başkana, hatta devletin üst düzey bürokratlarına, siyasilere ulaşabiliyor. Talebi, ihtiyacı görülüyor nihayetinde.
Eee, o zaman ne gerek var muhtarlara, muhtarlıklara…
Adam hem muhtar, hem belediyede çalışıyor. İki yerden maaş. Devlete yıllarını veren ayda 10 bin liraya talim edecek, muhtar iki yerden gelir elde edecek. Nerede bu yoğurdun bolluğu…
*
İki… Esnaf odaları… Aynı şey. Esnafın meşguliyeti ne olursa olsun, artık kendini ifade edebilecek, temsil edebilecek, sıkıntılarını ilgili kurumlara, birimlere ulaştıracak yetenekte. Cep telefonu ile dünyayı idare ederken, istediği kişiye, kuruma ulaşıyor, ihtiyaçlarını, sıkıntılarını giderebiliyor. Tabi ki e.devlet üzerinden.
Peki, devlete yük, kambur olan esnaf odaları üyesi olduğu esnafı ne kadar temsil edebiliyor ki, o da ayrı bir tartışma konusu.
Esnaf odalarını kaldırın, rahatlayın, ‘oh be!’ deyin, hazine nefes alsın!
*
Üç… Emekli milletvekillerine ödül gibi verdiğiniz ‘bilmem nere yönetim kurulu üyeliği’ ballı kaymak tabakayı iptal edin.
Kim var bizde, örneğin Adalet Bakan yardımcılığı ve Başbakan Yardımcılığı yapmış Veysi Kaynak… Ziraat Bankası yönetim kurulu başkan vekili. Allaha şükür zengin adam, ne ihtiyacı var ikinci, belki de üçüncü gelire. Muhtemelen bireysel emekliliği var, milletvekili emeklilik maaşı var, bir de yönetim kurulu başkan vekilliği aylığı… Oh, yeme de yanında yat!
Fatih Mehmet Erkoç… İhtiyacı olmayan, çok şükür maddi geliri hayli fazla olan, yaşam standardı parmak ısıttıracak kadar zengin olan kardeşimiz. Tutup bir de ödül gibi Karabük Demir Çelik yönetim kurulu üyeliği maaşı bağlıyorsunuz. Ayda 100 bin liraya yaklaşan ballı börek!
*
Sayın Cumhurbaşkanım, sizin benim yaşım kadar danışmanınız var. Bir tanesi bunların aklına gelmiyor mu? Yerinizde olsam ülkemin selameti, ferahı, huzuru için o danışmanların hepsini de kapının önüne koyarım.
Benim yukarıda sıraladığım tasarruf tedbirlerini hayata geçirin, uygulayın, hazine nefes almaz ise, kısa sürede bütçedeki açığı kapatmazsa, 55 yılımı verdiğim mesleği bırakırım saniyesinde.
Sizi herkesten çok, hatta danışmanlarınızdan bile fazla seven Mehmet abiniz. Gözlerinden öpüyorum!
*
NOT: ‘Herkes yer içer, hesabı Dilber öder!’ başlıklı yazım Cuma gününe…