Sahi mi, yapma yahu, geliyorsun da bundan benim niye haberim yok! İnsan haber eder, mesaj çeker,  ‘geliyoruz…’ der, biz de ona göre hazırlık yapardık.

Pasta, kek, börek falan…

Sonra öyle pat diye söylenmez ki bunlar. Bak, bende kalp var, şeker var, tansiyon var, biraz daha sakin, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra söyleyebilirdin!

Olmaz ki, böyle de yatılmaz ki! Siz var ya, valla insanın yüreğine indireceksiniz, olmuyor ama olmuyor böyle! Gelecek olan var, yola çıkan var, gelemeyecek olanlar var! Onları düşünür insan biraz!

*

Tanıdık arkadaşlara soruyorum nerede rastlasam, A, B, C veya X parti mensubu birisi, “Hayırdır, nereden böyle!” dediğimde, iktidara geleceklerini söylüyorlar.

Ee, Rabbim yürü ya kulum dedi ya, maşallahı var, iktidar kanadı dahil, tüm muhalefet partileri iktidara geliyor. Ama bakıyorsun, iktidarsızlar. Neyle geleceksiniz diyorum, çoğunluğu anlatıyor, diline doluyorlar.

Kuşkusuz ki, tüm siyasi partilerin kuruluş amaçlarında ve tüzüklerinde  ‘iktidara gelmek’ yatar.

Oysa biliyor ki oyu denizde bir damla bile değil, üst perdeden atıyor, nasıl olsa gümrük de yok, sallayıp duruyor, ‘iktidara geliyoruz!’

İktidarsızsın, altyapınız yok, projeleriniz yok, halka anlatacak sermayeniz yok, yüreğiniz yok, özgül ağırlığınız yok, tabela partisinden farkınız yok desen, canı sıkılacak, gönül koyacaklar. Ancak o ısrarcılar, ‘iktidara geliyoruz!’

Yok ya, ciddi misin? Allah aşkına şaka yapamayın!

*

Bir kere, bütünden kopan parçaların iflah olmayacağını bilen, yazan ve iddia eden birisi olarak, onlara iktidarın bir tane olduğunu, bu kadar siyasi partinin iktidara gelmesinin mümkün olamayacağını, matematik bilgisinden yoksun insanların ezbere konuştuğunu anlatmaya çalışıyorum, lafımı kesiyorlar, “Sen zaten falan takımı tutuyorsun, tabi ki bizim iktidara gelmemizi istemezsin!” diyerek psikolojik savaş ilan ediyor.

Aklı sıra beni yiyecek! Yer miyim hiç! Bak hele gözümün içine, kaçın kurrasıyım ben!

*

İktidara koşmak ha! Yahu, siz ancak 100 metrelik koşucusunuz. Maratona çıkamazsınız! Koşacağınızı zannediyorsanız, daha ilk 100 metrede tıkanır kalır, yorulur, Allah muhafaza kalp krizi geçirirsiniz! Bu yürek ister, vitrin, vizyon ister, altyapı ister, en önemlisi de cesaret ister.

Sonra bedel ödemeniz gerekiyor önce. Bedel ödenmeden kahraman da olunmuyor, hatırlatırım!

Memleketin dertlerine deva olacakmışsınız.

Geleceksiniz de, bir abi, bir büyük tavsiyesi, siz tabelanızı koruyun yeter! Nereye geliyorsunuz, sizi çağıran, davet eden yok ki: üstelik kapılar da kapalı, istenmediğiniz yerde ne işiniz var!

Memleketin sizi de beklediği yok sonra!

Gövdeniz yok ki dalınız, yaprağınız, meyveniz olsun!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol