Bu aslında bir türkü. Rızkı veren Hüda’dır, (Allah) kula minnet edilmeyeceği söyleniyor.

Nesimi’nin ölümsüz eseridir.

İblis, bildiğiniz şeytan, özel ismi.

Ama bakıyorsun, herkes birbirine minnet borçlu. Herkes birilerine bedel ödüyor. Ve herkesin bir bedeli varsa bu şehirde, bedel de ödenir, diyet de.

Siyasetçi liderine, gazetecisi okurlarına, çırağı ustasına, öğrenci öğretmenine, borçlusu alacaklısına, alttakiler üsttekilere, işçisi patronuna, kiracısı ev sahibine, küçüğü büyüğüne minnet etmekle vakit geçiriyor.

Tamam etsinler de, ciddiyet yok, samimiyet yok. Olmayınca…

*

Âlim sanma, her gideni mektebe,

Ahlâk yoksa, yok ilimde mertebe,

Ne farkeder? Tut ki cübbe giydirsen,

Pâye versen, kitap yüklü merkebe.

Üstteki dörtlük hoşuma gitti, belki bağlantı kurarsınız diye koydum.

*

Bir şey daha eklemek istiyorum, ki tivıtır’da gördüm, Çağlayancerit Belediyesi eski Başkanı sayın Üzeyir Kızılseki şunları yazmış. Neden yazmış, anladıysam Arap olayım. İşte o paylaşım; ‘Her şey gelir gelir, geçer. Üzüntüler, sevinçler, sıkıntılar… Geriye, o zamanlarda bıraktığınız tavırlar kalır. Allah iyilerle karşılaştırsın!’

E hadi, amin deyin!

*

Acılar hayallerin önüne geçti ne yazık ki. Herkes canı, yarına yönelik kaygıları, aşı ve işi derdinde. Ama bakıyorum bizim millet 7.7 şiddetindeki depremden de ders almamış görünüyor.

Hayaller, hatıralar, umutlar ve geleceğe dair düşünceler enkaz altında kaldı. Daha akıllanamadık galiba. Birbirimize çamur atmalar, birbirimize parmak sallamalar, birbirimize hiç yoktan salvo fırlatmalar, birbirimizin kuyusunu kazmalar, birbirimize iftira göndermeler, hizmet odaklı kamu kurumlarını yerle yeksan etmeler.

Depremi yaşadık, acılarımız, kayıplarımız büyük. Binlerce insanın kanına giren insanlar (kim veya kimlerse artık) tabi ki hesabını verecek. Keser de döndü, sap da döndü, şimdi hesap zamanı.

Lakin bakıyorum, istifa eden yok, ‘Yahu burada benim de hatam var, belediye meclis üyeleri kadar, imara müdürleri kadar, imza atanlar kadar, onay verenler kadar ben de suçluyum, binlerce insanın ölmesinde benim de suçum var, koltuğu bırakıyorum, bu vicdan azabı ile daha fazla bu koltukta oturamam!’ deyip istifa edeni duydunuz mu?

Ama istifade etmeye gelince, üzerimize yok, maşallahımız var!

*

Artık herkes aklını başına almalı. Herkes birbirinin yarasını sarmakla meşgul olmalı. Kenetlenme, bir olma vakti bu vakitler. O ne aldı, bu ne verdi tartışmalarını kenara bırakıp, kim gazeteci, kim değil tartışması beyhude şu zamanda.

Ve ben… 

Ben, kula minnet etmem!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol