banner1572

Günün konusu, mizahı bu.

Son günlerde, çeşitli yorumlara neden olan her 30 metreye konulan radarların toplumda arattığı hicivler, dalga geçmeler, karikatürler ve tik-tok’lar o kadar çoğaldı ki, alay konusu bile oldu diyebilirim.

Bayram üzeri cezalar ağır geldi millete. Bir günde 4-5 kez radar yüzünden ceza yiyenleri yazılı ve görsel basında okuduk, izledik, duyduk.

İçlerinde küfür kafir olanların sayısı daha fazla.

Araç kullanırken kemer takmamak, cep telefonu ile konuşmak, makas atmak yanında bir sürü ağır yaptırımlar, cezalar vatandaşı çileden çıkartmış olsa da, kimileri bunu vatandaşın can güvenliği için yapıldığını, kimileri de ki bunlar çoğunlukta, hazineye para gerekliliğinden ötürü devletin vatandaşa, yani sürücüye yüklendiği yorumları gırla gitti.

Haberler, köşe yazıları, tartışma programları bayram üzeri bunun üzerineydi.

Gerçek olan şuydu; tepki oldukça fazla. Sürücüler isyanda, günahkâr.

*

Adım başı radar, adım başı sürat levha işaretleri, ki daha iki adım gitmeden yok 30’la git, yok 50 yap, yok 70’e fırla… Sürücüler şaşırmış vaziyette.

Çileden çıkmamak, kafayı yememek elde değil.

Öyle ki, izahtan çok mizahı oldu, sokak röportajları gibi hızlı yürüyenlerden, koşanlardan alınan sokak röportajları, günün alay konusu olmaya yetti de arttı bile.

Sürat felaket. Bunun ötesini tartışmak bile yanlış. Can güvenliğimiz için, milli servetin heba olmaması için arabam var diye Allah ne verdiyse vitesi kökleyip hız aparsanız, kaza geçirme, hayattan kopma şansınız yüksek demektir ki, bunu bırakın istemeyi, düşünmek bile yoruyor insanı.

Ürkütücü Türkçesi.

*

Hayatımız için, can güvenliğimiz için, milli servetlerin heba olmaması adına  kuralları hiçe sayan çok sürücüler var. Özellikle çılgın gençlik. Ne kural tanıyor, ne denetim.

Ceza yiyen ya soluğu partide alıyor, ya trafik polisine kafa tutuyor, kafası kıyaksa, gençliğin-cahilliğin verdiği havayla tehdit bile edebiliyor iken, cezalar caydırıcı olmaktan öteye gitmiyor.

Yakalıyorsun, trafikten men ediyorsun, bakıyorsun iki dakika sonra senden rahat, bildiği gibi yollarda at oynatıyor. Ya babası muhtar, ya siyasetçi birinin yakını, ya da padişahın püsküllü oğlu.

*

Aslında hızlı koşana ceza kesmek yetmez, vergi de alacaksın! Yoksa o bütçe açığı nasıl kapanır!!

Araç kullanmayan ve sıklıkla yürüyen birisi olarak dostlarım uyarıyor, ‘Aman Mehmet abi, sakın hızlı yürüme, sonra radara yakalanır, ağır cezalara çarptırılırsın! Emekli maaşın daha ayın ilk haftasında mum gibi eriyiverir, kabak gibi ortalıkta kalırsın!’ diyenlere verecek cevap bulamıyorum.

Şunu bilirim; hızlı giden atın boku seyrek düşer!

Lafı nereye çekerseniz çekin, özgürsünüz, serbestsiniz!   

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1413

banner1560

banner1574

banner1575