Çalışan, zamanı olmayan ve gündemden uzak olmaya çalışan biri olarak, sadece internetten izlemeye çalıştığım dünya, Türkiye ve şehrim için hep iyimser düşünceler içinde oldum.

Kaygı duyduğum zamanlar da olmadı değil.

Oluyorum da…

Siyaseten de olsa, ekonomik manada da olsa, bazı şeylerin iyi gittiğine inansam da, düşünce özgürlüğünden, insan hayatına verilen önemden zaman zaman endişe etmiyor değilim.

İfade özgürlüğü denen şeyi anlamış değilim bugün için dahi…

Kendimi kıskaç altında hissediyorum.

Yazmak istiyorum, belki de korkudan mı bilemem, elim varmıyor bir türlü. Ama en çok işim, kendime zaman ayırma isteğim, özellikle yerel ile uğraşmaya engel teşkil ediyor.

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ

Millet olarak hikâye okumayı sever, hikâyenin kendisini değil, hikâye adamları dinlemeye bayılırız. Martaval sıkarlar, palavralarına kendileri de inanmadığı halde, hikâye anlatır dururlar! Bununla prim yaptıklarını, sıradan değil, kalbur üstü biri olduklarını anlatmaya çalışırlar nafile yere.

Neyse… Biz hikâye adamları bırakalım, size ibretlik bir hikâye sunalım: Bildiğiniz,  duyduğunuz, belki de unuttuğunuz bir ömrün hikâyesini… Belki ders alırsınız diye…

Tanrı eşeği yaratmış, ona; “Sen sabahtan akşama kadar çalışacaksın eşek gibi ve hiç of demeyeceksin. Ot yiyecek, biraz aptalca davranıp 50 yıl yaşayacaksın.”

Eşek Tanrıya yalvarmış; “Bu şartlar altında 50 yıl yaşamak işkence, 25 yıl ömür yeter” demiş ve eşeğin ömrü 25 yıl olmuş.

Tanrı köpeği yaratmış, “Sen insanların mallarını koruyacak, sahibin dövse bile sesini çıkartmayacak, insanların sofra artıkları ile besleneceksin. İnsanlar sahibin olacak ve sahibinin emrinde 25 yıl yaşayacaksın” buyurmuş. Köpek de itiraz etmiş; “Tanrım, bu şartlar altında 25 yıl yaşayamam, 15 yıllık ömür bana yeter” demiş ve köpeğin ömrü 15 yıl kalmış.

Sıra maymuna gelmiş, Tanrı ona şöyle seslenmiş; “Sallanarak ağaçtan ağaca aptal gibi dolaşacaksın. Palyaçoluk yapıp insanları eğlendirecek, ömrün şaklabanlıkla geçecek ve 20 yıl yaşacaksın!”

Maymun da bu karardan memnun olmamış, Tanrıya; “20 yıl çok, bana 10 yıl yeter de artar bile” deyince maymunun ömrü 10 yıl olarak belirlenmiş.

Tanrı sonunda insanı yaratmış. Yaratırken de; “Sen insansın, düşünebilen, konuşabilen tek  canlısın.  Zekânla diğer canlılara hükmedecek, hatta dünyayı yöneteceksin, sen de 20 yıl yaşacaksın!”

İnsanoğlu Tanrısına yalvarmış; “Allah’ım, insanoğlu olarak gelmek için 20 yıl ömür yetmez, bana eşekten artan 25 yılı, köpekten artan 10, maymundan artan 10 yılı benim ömrüme ekle, o kadar yaşayayım”

Tanrı insanoğlunun teklifini kabul etmiş ve ortalama 65 yıl ömür vermiş.

65 YILLIK ÖMRÜN SENELERE DAĞLIMI

İşte bu yüzdendir ki, insanlar kendisine verilen ilk 20 yılı insanca yaşar ve mutlu olur. 25’de evlenir ve eşek gibi sabahtan akşama kadar durmadan 25 yıl süreyle çalışır, ağır yükler ve sorumluluklar alır.

Daha sonraki 15 yılı yaşamaya başlar, çocukları olmuştur, evini ve ailesini korur, onlardan arta kalanları yer ve halinden asla şikâyet etmez, hatta edemezler.

Bir sonraki 10 yılda ise maymunlar gibi yaşar. Çeşitli oyunlar, şaklabanlıklarla torunlarını eğlendirirler. Zekâsının bir kısmın kaybeder, 2 yaşındaki çocuk gibi davranmaya başlarlar.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol