Herkes konuşmak zorunda mı?

04 Ekim 2022, 22:05

Açılışları kast ediyorum.

Kim geldiyse, ‘Ayıp olur, ona da söz hakkı verelim, ne de olsa ortağımız, aynı geminin yolcularıyız, söz vermezsek yakışık almaz!’ mantığından yola çıkarak her açılışta yanındakine söz verirsen, vatandaş sıkılır, çeker gider.

Özellikle ülkenin seçim sathı mailene girdiği şu günlerde, herkes konuşmak için fırsat kolluyor sanki. yeter ki biri mikrofon uzatmasın, yeter ki biri ‘sayın vekilim…’ ya da ‘sayın başkanım, buyurun efendim!’ deyip davet etmesin, önce bir tatlı sırıtış, sağa sola selam ve mikrofon…

O da biliyor ki açılışa, etkinliğe gittiğinde söz verecekler, konuşturacaklar. Kendini hazırlıyor önce. Kerhen gülücük dağıtmalar, sağa sola bakıp ‘bakın buradayım’ ince mesajı verişler. Ne diyeceğini, ne giyeceğini bile kestiriyor önceden.

Ön hazırlıklar tamam.

Tuttuğu takımı, gönül verdiği siyasi iradeyi anlatıyor önce. Bakıyor kalabalığa, herkes ağzı açık ayran delisi halindeyse, sese tonunu yükseltiyor, mutlaka birilerine göndermede bulunuyor, coştukça coşuyor, neredeyse kendini usta hatip yerine koyduğunda, aslında ne dediğini de kimse anlamıyor.

Tersi ise şayet, bakıyor dinleyenlerin ağzının suyu akıyor, lafı uzattıkça uzatıyor, tabi uzattıkça da şirazeyi kaybediyor, ne dediğini bilemez hale geliyor, dinleyenlere işkence çektiriyor.

Zira söylediklerini az önceki bir tavuk dürümü işletmesinde de söylemiştir. Tekrarını, ne diyeceğini bildiği için millet, yanındaki ile sohbeti koyulaştırıyor, başka mecralara dalıyor.

Asılıyorlar cep telefonlarına.

Konuşanı, söyleyeni papağana benzetiyor. Aynı şarkı, aynı nakarat gibi…

Ha ya sıcaktır, ya soğuk veya yağmurlu. Milleti ne diye tutuyorsunuz daha fazla. Millete, alana gelenlere, işini gücünü bırakmış yapılanı seyretmeye gelenlere işkence çektirmek hoşunuza mı gidiyor.

Ona söz hakkı vermezsek ayıp olur, buna iki kelam ettirmezsek yanlış anlaşılır, ötekinin de hatırı kalır, bırak o da söylesin birkaç cümle.

Eee, o konuşsun da, vatandaşın sabrı ne olacak? Yaz günü buram buram terlerken, ne diye işkence çektirirsiniz garibana. İşini gücünü bırakmış hasbelkader gelmiştir senin mutluluk tablonu seyretmeye, yağmur altında bekletmeye ne hakkın var!

Bırak o da, öteki de eksik kalsın! Sanki o konuşmazsa, sanki öteki iki kelam etmez ise açılışa halel gelecek!