banner1483

Unvan maçında boksörlerden birinin durumu gerçekten kötüymüş. Rakibi tarafından yumruk yemekten gözleri kapanmış, kaşı açılmış, gardı tamamen düşünce, yumrukları ile havayı dövmeye başlamış.

Rakibine dokunamıyormuş bile. Gören görmeyen, bilen bilmeyen de rakibini yumrukluyor, neredeyse nakavt edecek zannedermiş!

Raunt arasında sandalyesine oturup, havlu ile terini silmeye çalışırken antrenörüne “Nasıldım?” diye sormuş ve devam etmiş; “Kazanma şansım var mı?”

“Tabi ki bir şansın var” diye cevaplamış antrenörü. “Rakibin sana patlatıp durmaktan öyle böyle değil, acayip terledi. Sen böyle havayı biraz daha dövmeyi sürdürürsen, herif kesin zatürreden, soğuk algınlığından falan hastanelik olacak!”

*

Ne anladınız, ne mesajı aldınız? Sonra, durup dururken bu fıkra neyin nesi, neyin fesi. Düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü misali…

Zamanı mıydı?

Siz de bir hoşsunuz ha! Ne bileyim ben. Neyin nerede, ne zamanı olduğunu nereden bileyim. Müneccim miyim, falcı mıyım, kâhin miyim ben? Sonra, hep zor soruları bana soruyor, öküz altında buzağı arıyorsunuz.

Gidin aradığınız cevabı başka yerde, başkalarında arayın!

Hayret bir şeysiniz ha!

*

Israrla soruyorsunuz, neden yazdın, neyi, kimi kast ettin?

Tamam da niye bu kadar üstüme geliyorsunuz anlamış değilim. Bir basit, sıradan, laf olsun torba d olsun kabilinden fıkra idi.

Diyeceksiniz ki, “Bu şehirde, rakibini dövdüğünü, nakavt edeceğini zanneden aslında havayı döven birileri mi var?”

Dedim ki evet, var! Ne olmuş dediysem, var veya yok, sizi niye bu kadar ilgilendiriyor, merak uyandırıyor onu anlamış değilim.

Eee, niye yazdım?

Heeçççç!

İçimden geldi…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol