Sevgili Mustafa ile ilgili bu üçüncü yazım. İnşallah dördüncüsünü yazmaya ne zamanım, ne imkânım olur. Ne de mecbur kalırım. İhtiyaç duymam inşallah!

Neden derseniz, hasret bitti, özlem şarkıları-türküleri dinlemenin de sonuna gelindi, kısmet olursa birkaç gün sonra Mustafa ve çok sevdiği ağabey, ailenin parçası ile birlikte gelecek, ailesi ile çalışanları ile şehir ile hasreti sonlandıracak.

Aile ve çalışanları onu bağrına basacak!

*

Geçenlerde, babası ile karşılaştım. Sevindi beni görünce, gözleri doldu, ‘Çocuklar yazını okuttular, verdiğin destekler için teşekkür ederim. Zor günümüzde, acılı ve sıkıntılı günlerimizde hep yanımızda oldun! Sen bizim için, aile için ve hatta bu şehir için dahi çok kıymetlisin!’ deyince ben bir tuhaf oldum, duygu seline kapıldım.

*

Gurbetin kahrını çekmek, aileden, aşından ve işinden uzak kalmak zor. Bunu en iyi çeken ve yaşayan bilir. Allah kimseyi ailesinden, dostlarından ve ekmeğini yediği şehrinden uzak eylemesin!

Dikkat edin, söylenen şarkıların-türkülerin çoğu hasret ve özlem adına, gurbet adına bestelenmiş, seslendirilmiş.

Gurbeti, ayrılığı en iyi, en çok yaşayan bilir.

Ve çalışanlar da…

*

Evet, uzun süren hasret bitiyor. Evladım kadar sevdiğim, Mustafa, kardeşim  kadar sevip değer verdiğim ailenin büyüğü ile sevdiklerine kavuşacak.

Ha bugün, ha yarın.

Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi, ‘kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın…’

Yine diyorum, Allah kimseyi ailesinden, sevdiklerinden, aşından ve işinden uzak eylemesin!

Gurbet acı, hasretin kahrı çekilmiyor.

Az kaldı.

Çoğu gitti, azı kaldı diyorum ya, öyle işte!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol