banner1482

Sosyal medya hesabımızda bazen hayvancılıkla alakalı işlerin yolunda gitmediği yönünde paylaşımlar yapıyoruz.  Yanlış ve istikrarsız tarım politikaları, anlamsız ithalat politikaları, genelde eleştirdiğimiz konular arasında.

Televizyonları izleyen dostlarımız ise bizlere serzenişte bulunuyorlar kızıyorlar. Arkadaş sen sürekli paylaşım yapıyorsun hayvancılık öldü bitti  şeklinde ama biz televizyondan izledik tarımsal hasıla da Avrupa birincisi olmuşuz.

Büyükbaş hayvan sayısında Avrupa ikincisi olmuşuz.

Küçükbaş hayvan sayısında Avrupa birincisi olmuşuz.

Tarımsal hasılada efendim şu kadar büyümüşüz senin haberin yok.

Sen hiç televizyon izlemiyor musun diye soruyorlar.

*

Ben de onlara şu basit soruları soruyorum.

Toprak mahsulleri ofisi buğday ithalatı yapıyor içerdeki çiftçiye verdiği paradan daha fazla dışarıya para ödüyor. Yine toprak mahsulleri ofisi içerde açıkladığı fiyatın çok üstünde yurtdışından mısır satın alıyor.

2018 yılında 1.500.000

2019 yılında yaklaşık 700.000

2020 yılında yaklaşık 600.000

2020 yılında da henüz net olmamakla birlikte 500.000 civarında hayvan ithalatı yapılacak

Madem biz birinciyiz, madem Avrupa’da bir numarayız, neden hayvan satın alıyoruz ki?

Türkiye’de yem fabrikalarının kullandığı hammaddelerin neredeyse %60’ı ithalat yoluyla elde ediliyor.

Madem bu kadar büyüdük neden her geçen gün ithalat rakamlarımız büyüyor.

Salgın hastalık gelir dağılımının düşüklüğ tüketimin azlığı gibi önemli mazeretlerin olduğu bir dönemde dahi dengeleri kuramıyoruz.

Dolayısıyla ortada bir büyüme yok.

İşlem hacminin büyümesine birim olarak bakamayız.

Bu büyümenin ne kadarının bize ait olduğuna bakmamız lazım. Ayrıca değerlendirmeler Türk Lirası cinsinden yapılıyor sosyal medyada ve ana akım medyada Türkiye’nin tarım ve hayvancılığa ile alakalı raporlar açıklanırken Türk Lirası üzerinden yapılıyor.

2010 yılı tarımsal hasıla 68 milyar $

2020 yılı tarımsal hasıla 37 milyar $

Ortada bir büyüme yok! Türk Lirası her yıl %20 değer kaybediyor.

Eğer Pandemiye rağmen tarımsal hasıla da yüzde %5 lik bir büyüme yaşadık diyorsanız, bilin ki Türk Lirası bazında %15’lik bir daralma olmuştur.

*

Size daha basit bir örnekle anlatayım.

Sizin on tane ineğiniz olsun; tanesi 10.000 TL’den 100.000 TL Lik bir ekonomik değere  sahip olsun.

Aradan bir yıl sonra ülke olarak paramız değer kaybettiği için her bir hayvanın tanesi 15.000 TL olsun on tane hayvanınız 150.000 TL’lik bir ekonomik büyüklüğe ulaşmış olur.

Şimdi bu inek sahibi büyümüş oldu mu?

HALEN İNEĞİN 10 TANE

Yani ortada bir büyüme yok!

İnek sayısı geçen bir yıl içerisinde 12/ 13 ya da 15 olmuşsa buna büyüme diyebiliriz.

Evet aşağıdaki fotoğrafı neden seçtim.

Fotoğrafta sağdaki adam daha sağlıklı ve fit Ama küçük, sol taraftaki yeterince büyümüş, aynen bizim tarımsal hasılatımız gibi.

Göbeğinizin büyümesi büyüme değildir

DÜPEDÜZ OBEZİTEDİR!

Böyle bir büyüme bizi hastalıklı yapar ve ölüme götürür. Büyüyen bir şey varsa oda çiftçinin borcudur.  Her geçen gün büyümeye devam ediyor.

Siz buna bir büyüme diyorsanız ben bir şey demiyorum.

Lütfen ekonomik büyümeleri raporlandırırken geçtiğimiz yıllarla şimdiki yılı kıyas yaparken Türkiye’deki paranın değer kaybını,  alım gücünün düştüğünü hesap etmeyi unutmayın!

Geçtiğimiz yıllarda bu yılları kıyas yaparken döviz kurlarını baz alarak yapın hesabınızı yeniden yayınlayın birlikte bakalım.

Benim bir tek bildiğim bir şey var.  O da İHRACAT…

Diğerleri kendin pişir kendin ye, ihracat değeri olan mallar üretmedikçe aldığımız sattığımızdan fazla olduğu sürece buna bir büyüme diyemeyiz!

Buna tam bağımlılık diyebiliriz!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol