banner1483

Gazeteci yazar dostum sevgili Hakkı Yalçın, birkaç yıl önce “13 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz edenlerin derdine düşmeyenler magazin zibidilerinin peşine düşüyor" diye yazmıştı da bir mail gelmişti.

"Derdi sana mı düşüyor!" demişlerdi. Adamın cümlesi de yere düşmüştü,  öznesi de.

Kaldırmak mümkün değil zaten!

*

Bundan yıllar önce intihar etmek için deniz kenarında tetikte bekleyen bir adam tanımıştım.

Denizler ki çaresizliğin mezarı sayılır.

Hepimiz adama dil dökerken, durumu gören zengin züppenin biri gelmişti de "bunlar ne güzel ölüyor" demişti.

Sözlerinin bedelini de yediği yumruklarla ödemişti yalan değil.

Sonra adam denize atlamaktan vazgeçmişti de yanımdan geçerken, "bir martının sesini duydum" demişti.

"Ben direniyorsam sen de diren" diyen bir martının!

*

Yaşadığı mahallelerin sokaklarına benzer insanlar.

İlk o sokakların duvarlarına yazdık sevgilerimizi ve isyanlarımızı.

Yerdeki çimenlerin üzerine yatıp yıldızlara bakan çocuklardık.

Kimseye yukarıdan bakmamayı o zamanlar öğrendik.

Ben hala tebeşirle kara tahtalara yazılan gerçeklerin içindeyim, bilgisayarların değil.

Süpermarketler attıkları kazıkların kaymağını yerken, ben bakkalların,  kasapların tarafındayım.

Onlar insanların yokluğunu anlar ve deftere yazarlar alacaklarını.

"Olunca ödersin" notuyla birlikte.

*

Kuşları sevdim, puştları değil.

Çocukları sevdim çocuk kalanları, belli bir yaşa gelse de içindeki çocuğu yaşatan ihtiyarları sevdim ben, yalanları değil.

Köy düğünlerini sevdim, cebimde unuttuğum tiyatro biletlerini. Sosyal medya itlerini değil. Her şeyden önemlisi geride bıraktıklarımı hiç terk etmemeyi sevdim.

Bizler çaresiz kaldığımız zamanlarda mektuplarımızı şişelerin içine koyuyor denize atıyoruz.

Kimse bulamasa da deniz kabukları kulak misafiri olur diye.

Çünkü elle yazılmış mektuplarda kalemin de sesi vardır yüreğin de.

Çocukluğumuzda okullarda sorarlardı "büyüyünce ne olacaksın?" diye.

"Parayı bulacağım" diyeni hiç duymadık. Şimdi anket sonuçları felaket!

Paranın karnesi baştan aşağı pekiyi!

Uzaktan veya telafi eğitimine rağmen…

*

Teknolojik dünya paranın ve yalanın her şeyden değerli olduğunu öğretti, kötülüğün getirisini hesaplattı ve insanı onurunu yok etti.

Zamanın bizlerden aldıklarına karşılık verdiği bir cep telefonu bir bilgisayar!

Bugünün çocuklarına büyük haksızlık! Çok büyük!

İnsanlık işimize geldiğinde sığınacağımız bir liman değildir.

Yeniden açılsa perdeler, "o eski insanlar neredeler?" adlı bir film çekilse kimse izlemez.

Çocuklarını çukura gömmeye gönüllü olmak varken!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol