banner1597

Her fırsatta, her platformda, zaman ve zeminde depremde ciddi yıkım yaşayan şahsım şehrimizin en kısa sürede ayağa kalkacağının, bunun emarelerini de gördüğümüzü, yaşadığımızı zikrederken, hak sahiplerinin mağduriyetini de köşemize taşımak gibi bir mecburiyetimiz, bir sorumluluğumuz var.

*

Hükümetimiz, özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanımız sayın Murat Kurum ve Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Fırat Görgel ile siyasilerimiz, milletvekillerimiz, şehrin ihya ve inşası noktasında gölgelerini üzerimizden eksik etmediler.

Bunu her fırsatta dile getiren ben, yaşanan ve gelişen bazı olumsuzlukları da sayfama taşımak zorundayım.

Merkezde neredeyse konutlar gerek TOKİ, gerek Emlak Konut ve gerekse EPP yenilenir, yapılaşma konusunda bir standart getirilirken, yerinde dönüşüm ile hak sahiplerine verilen evlerin baraka ya da kulübe kadar dar ve yetersiz olduğunu hatırlatmama gerek var mı?

Bu insanları daracık evlere nasıl sığdıracaksınız? Almanya mı, Avrupa mı burası?

*

Deprem öncesi 240 metrekarelik evlerde oturanları nasıl olur da 70-80 metrekarelik evlere mahkûm ve mecbur edersiniz?

İşyerlerini, yani dükkânları 70 metrekareden hangi akla hizmetle 35 metrekareye indirirsiniz? Bunun bir izahı olmayacak mı? Bunun izahından çok nizahı beraberinde getireceğini düşünmediniz mi?

Mizahtan vazgeçtik de, vatandaşın, hak sahiplerinin isyanları oynadığını duymuyor musunuz? İkinci bir Patron’a Halil isyanı mı istiyorsunuz?

*

Ankara’dan gelenler, kendi kafalarından konutlar ve işyerleri için rakamlar belirtiyor, karar veriyor, yerel yönetimlerin, hak sahiplerinin haberi bile olmadan, yerel yönetimlerle istişare etmeden, tanzim ve tahsis edilen evler ve işyerlerine kim nasıl ve neden sığmak zorunda bırakılıyor?

Hak sahiplerinde isyan var, mağduriyet var. Bu bakımdan CİMER’e yazan yazana, hakkını arayan arayana. Zaten depremde acılar yaşamış, maddi manevi birikimlerini, hatıralarını kaybetmiş insanlara bu zulmü nasıl reva görürsünüz?

Bu haksız ve yersiz uygulama ile hükümetimize zarar veriyor, onun itibarını yerlere seriyorsunuz. Allah arazı olsun, devletimiz her zaman şehrimizin yanında olurken, Ankara’dan gelen isimsiz kimselerin vatandaşa gördüğü eziyet, haksızlık Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a kadar gitmiyor mu sanıyorsunuz?

*

Evet, şu anda şehirde hak sahipliği konusunda bir infial yaşanıyor. Bu sessizlik yakında kıyamete dönerse şaşırmayın! İnsanların canını, malını, hatıralarını deprem aldı götürdü ama kalana da siz çökmeyin, mani olmayın?

Hakkı olanların hakkını teslim edin! Ne demek dükkânları birden ikiye düşürmek, yani bölmek, yani metrekareyi küçültmek!

Yoksa bu isyan, yoksa bu mağduriyet daha da büyüyecek, asıl kıyamet dağıtım sırasında meydana geldiğinde, acaba sizler nerede olacaksınız!

Cumhurbaşkanımız her fırsatta deprem bölgelerine ilgi gösteriyor, vatandaşların bir an önce yuvalarına kavuşması konusunda hassasiyet gösterirken, sizler vatandaşa bu çileyi, bu işkenceyi, be haksız uygulamayı reva görüyorsunuz?

İnsanları küçük dükkânlara, 240 metrekareden 70-80 metrekarelik evlere mecbur ve mahkûm bırakırken, acaba vicdanınız sızlamıyor mu?

Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'ın gönlüne sığan bu şehrin insanlarını, esnafını nasıl olur da daracık evlere ve işyerlerine sığdırırsınız?

Lütfen, esnafın, ev ve işyerleri sahiplerinin haklı feryadını duyun, kulak verin ve mağduriyetlerin giderilmesi için elinizi taşın altına koyun!

Yoksa vebali altından kalkamayacaksınız!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol