Depremden sonra, ne toplumsal ahlak kaldı, ne mesleki etik kuralları. Bize bir şeyler oldu sanki. Değerlere verdiğimiz önem değişti, yaşam tarzımız değişti, hadiselere, insanlara, tabiata bile bakış açılarımız değişti hepsinden öte.
Sorsam şimdi, sosyal hayatımız mı değişti, biz mi başka gezegende yaşıyoruz çıkartamadım, çarşı-pazar kasap dükkânı gibi. Siyasiler açılım dedikte gençler bunu farklı anlamış olacaklar ki, açılıp saçılıyorlar, kendilerini teşhir edecek kadar üstüne giyecek kıyafet bulamıyorlarmış gibi, bir özenti, bir gösteriş, bir kendini fark ettirme çabası o kadar yaygınlaştı ki, Aleyna Tilki Maraş’a gelmiş de Trabzon Caddesinde, hatta en büyük alış-veriş merkezimizde geziyor zannedersiniz! Hatta ‘Eyvah, ne çok benzerim varmış!’ deyip kaçar gider bile.
*
Tamam sezonu açtın, fakat şu kiloların yok mu, dışarı taşıyor bedenin kıymalık, kebaplık, pirzolalık gibi maşallah!
Yakıştırıyor olabilirsin de, Ege’den gelenler bile bu kadar kasaplık koyun gibi gezenleri görmediklerini söylüyorlar. Güzelliğine diyecek yok, itiraz edecek halimiz de yok, lakin şu şiş göbeğin yok mu, dışarı fırlamış iki metre, herkesin sana hayran olduğunu da zannetme, bir kulak versen bak arkandan ne diyor, ne konuşuyorlar.
Gülenleri saymıyorum bile. Neresinden mi gülüyorlar dersen, sen biliyorsun aslında, kaçın kurrasısın öyle!
*
Feleğin çemberinden geçmişsin diyeceğim de, daha yaşın ne, başın ne. Hele şu elinde sigara içerken gidişin yok mu kırıta kırıta, âlem sana hayran duygularınla karışınca, eh Allah güzellik de vermiş, fakat ve lakin şu dışarı fırlayan göbeğin yok mu, Abdürrahim Karakoç’un şiirini hatırlatıyor bana;
Ne diyordu Karakoç;
Artist ol, film çevir, ismine yıldız derler,
Bin kez kürtaj yaptırsan yine sana kız derler,
Çıplak resim çektirsen ne şahane poz derler,
Dışının görünüşü içinin aynasıdır,
Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır!
*
Şair-Yazar Karakoç, tabi şiirin sonunda son noktayı koyuyor, namusun insanlar için en kıymetli meyve olduğuna vurgu yapıyor, haddinden fazla açılmanın soysuzluk olduğuna işaret ediyor.
Yürürken sağa sola yalpa yapan araba gibisin. Koskoca, evli barklı kadınlara bakıyorsun, göbek iki metre dışarıda, sanki yuvasından fırlayacak et parçası fakat o göbeği açık gezme modası yok mu, diyorsun tam da burada, ‘Gençlik zıvanadan çıkmış, azıtmış!’
İçinden de olsa, ‘Biz bu hale ne ara geldik!’ diye hayıflansan yeri beki ama özenti, moda çılgınlığı, gösteriş budalalığı, ‘Ben güzelim, bana göbeği açık gezmek yakışıyor!’ desen de, biraz da kilo vermeyi denesen diyorum!
Tamam, güzelliğine itirazımız yok, fakat biraz kola vermeyi denesen hiç de fena olmayacak!
Ve o kadar fenasın ki…





