Araştırmacı gazetecinin dediği gibi, bu nesil, vatanından başka aşk tanımadı.
Maraşlı kahraman Hüseyin’in kanlı mektubunun bugünkü dile çevrimi ve düzenlemesi de araştırmacı Mehmet Havuş’a ait.
MARAŞLI HÜSEYİN’İN NİŞANLISINA YAZDIĞI MEKTUP;
Çanakkale harbine gittim, ölmeden geldim,
Nişanlım Emu’yu evinde buldum.
Evlenmek için bir ay daha durdum
Jandarma Artin’i evimde buldum.
Artin jandarma kaldıkça evlenemezdim
Ellik gavurunu bitirmedikçe evime gelemezdim
Güzelim Emu, sabır et ne olur
Allahın emri yerini bulur
Maraş kurtulduktan sonra düğünümüz olur.
İşte o zaman seninle evleniriz güzelim Emu,
Ey Emu, Maraş’tan Fransızları kaçırdık
Ellik gavurunun mallarını yağmaya kalktık
Arkama döndüm edeme baktım,
Edemin öldüğünü haber aldım
Edemin hayfını almaya Antepe’ gidiyorum, harbe.
Konu komşularla hakkını helal eyle
Ben ölürsem, kimse ile evlenme
Antep’ten geleceğim diye yolumu bekle
Kömür gözlüm Emu, sabır et ne olur,
Allahın emri yerini bulur
Kadir Mevlam dönmeyi nasip et
Hüseyin ile Emu’nun evlenmesini emir et
Verdiğin saçı öperek koklarım
Antep’te de gavurları beklerim
Ölürsem de emniyeti yoktur
Saçını mezarımda da öper koklarım,
Emu, şehir olursam mezarıma bir gül dik
Beni ziyaret etsin hep bildik!
VATANI OLMAYANIN EVİ DE OLMAZDI
Çanakkale ve Antep savaşında şehit düşen Maraşlı Hüseyin’in mektubu ve nişanlısına yazdığı şiir yürek burkarken, araştırmacı Havuş, komutan Arslan Bey’in mektubundan yararlanarak hazırlayıp Çanakkale başlıklı panoya koyduğu Maraşlı Hüseyin’in hikayesini şöyle aktarır; Nişanlısının saçından bir bukle kesip, her yanı yangınlar içindeki vatanı için savaşmaya Çanakkale’ye gitti Maraşlı Hüseyin. Çanakkale’de aylara boyunca göğüs göğse süren savaşlardan sağlam kaldı Hüseyin. Savaş bitip, devleti teslim olduğunda düşmanlara, o da evine gönderildi. Her yer işgal altındaydı. Yıllardır hasretti nişanlısına ama vatanı işgal altındayken evlenemezdi. Vatanı olmayanın evi de olmazdı. Hemen Maraş’ın kurtuluşu için direnişçilere katıldı, Maraş kurtuldu ama Antep’in hala düşman çizmesi altında olduğu haberi geldi. Orası da vatandı, orayı da kurtarmak gerekiyordu.
HARPTEN KAÇARSAN HAKKIMI HELAL ETMEM!
Anası Hüseyin’i cepheye gönderirken, “Oğlum, dayın Rusya’da, baban Balkan’da, kardeşin Maraş’ta şehit oldular. Son yongam sensin, minareden ezan sesi kesilecekse, camilerin kandilleri sönecekse, sütüm sana haram olsun. Öl de köye dönme! Nişanlın Emu için merak etme, harbi kazanır da dönersen, Emu’ya kavuşursun. Harpten kaçar gelirsen, inşallah Emu’yu ölmüş, mezarda bulursun, haydi yolun açık olsun oğlum!” diyerek cepheye göndermişti.
Hüseyin, Antep savaşının ene şiddetli günlerinden birinde düşmanının 6 kurşunu girdi göğsüne. Son nefesinde komutanı Kilisli Aslan beye koynunda taşıdığı zarfı verdi, tek dileği nişanlısının saçı ile birlikte gömülmekti.