banner1483

O gün canlı yayına veciz bir sözle başlamıştım. Şuydu; “İnsanlar, Allah’ın gülü dikenli yarattığından şikâyet edeceklerine, dikenler arasında GÜL yarattığı için şükretmelidirler.”

Evet,  konuğumuz, kadınlar cenahında yerel siyasetin hafızası diye nitelendirebileceğim kıymetli kardeşimiz, AK Parti Kadın Kolları Başkanı sayın Gül Çitil Okur idi.

Nezaketi, zarafeti üst düzeyde iken, değerli meslektaşım, kankam Neşe Yıldızhan ile gerçekleştirdiğimiz canlı yayın, spontane gelişti. Şunu soralım, bunu sormayalım alış-verişi yoktu. Gündeme dair, içimizde sakladığımız soruları sorarken, anladım ki sayın Gül Çitil Okur, dersine iyi çalışmış, gelmişti.

Her zaman diyorum, yine iddia ediyorum, bir kişi veya kurum hakkında kesin yargıya varmak, sağlıklı bilgi edinmek için, onu tanımak gerekiyor. İnsan tanımadığına, bilmediğine yabancıdır. Biz AK Parti Kadın Kolları Başkanı sayın Okur’u tanıdıkça sevdik, gül kadar zarif olma yanında, siyasi bilgisi, donanımı ile kendisine verdiğimiz not, on üzerinden on idi.

Neler konuştuk canlı yayında?

*

Bir kere, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine dair düşüncelerini biz ve izleyenlerle paylaşırken, sorulara cevap verirken ikna edici yanını çok beğendim.

Sporda vefa yoktu da, acaba siyasette vefa ne kadar vardı? Seçim önceleri adayların çok kullandıkları, partiye ve davaya olan sadakatlerini dile getirmek adına ‘pazara kadar değil, mezara kadar!’ palavrasının geçersizliğini dile getirdiğimde, Gül Hanım farklı bir yaklaşımla vefanın siyasetle özdeşleşmiş yüce bir kavram olduğunu ifadeye çalışıyordu.

*

O’na artık gına gelen ve insanların dinlemekten dahi nefret ettiği Havaalanını rezaletini, bittiğine bile kimsenin inanmadığı Arsan Köprülü Kavşağını, zehir akan Aksu Çayı’nı sormadık. Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hayrettin Güngör başta olmak üzere, bu şehirde siyasetin isim yapmış, partinin mihenk taşları ile olan uyumlu çalışmalarını sorduk.

Herkes de biliri ki, kurulduğu günden beri, yani 20 senedir iktidarda olan AK Parti’yi her zaman zirveye taşıyana ve seçim kazandıran kadınlar oldu. Bu inkar edilemez bir gerçek. Kadınlar için nelere yapıyorlardı, onu anlattı, teşkilatlarla, yerel yönetimlerle olan uyumlu çalışmalarını paylaştı bizimle.

Kullandığı dil sade, berrak ve akıcı idi. Konuşurken ne kendi, dinlerken ne de biz yorulduk!

*

Senem Ayşe, milli mücadele yıllarında gösterdiği kahramanlık sebebiyle tarihe ismini altın harflerle yazdıran kadın idi.

Ben de, yerel siyaset anlamında gösterdiği üstün başarı, bitip tükenmek bilmeyen performansı ile özverili çalışmalarını da buna ekleyerek Senem Ayşe’nin günümüzdeki versiyonu ilan ettim.

Mücadeleci, fedakâr, eşi, işi ve çocukları olan bir anne sıfatıyla partiye yakışan bir kadın siyasetçi profili çizmiş, rol model yanıyla izleyenleri dahi kendine hayran bırakmıştı.

Özel hayatından kesintiler yaparak, gecesini gündüzüne katarak, yola çıktığı kader arkadaşları ile kadınlara başta olmak üzere, partiyi, davayı ve özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini anlatırken aldığı notlara bile bakma gereksinimi duymadan ezbere konuşurken, ikna yeteneğine hayran kaldım desem, inanın öyleydi.

*

Sevmediği, iktidarına ve Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve iktidara yakıştıramadığı ‘diktatör’lüğü içine sindiremiyor, hazmedemiyordu herkes gibi. Ne demekti ‘AK Parti iktidarı diktatörlüğe evrildi!’

Tepkisi sert oldu! Açıklaması da zehir zemberekti.

“Herkes haddini bilecek, konuştuğuna dikkat edecek, ağzından çıkanı kulağı duyacak!” dedi.

Anlaşılan o ki iktidar kanadı bu iddiayı unutmamış, bir tarafa yazmıştı.

Hakikaten yakışıksız bir cümleydi o…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol