Günümüzde kirlenen ve yerlerde sürünen siyaset bu kadar ucuzlayınca, olabildiği ve alabildiğinde çirkefleştiğince kasabın, bakkalın, manifaturacının, kuyumcunun, emeklinin müteahhit olduğu, sözüm ona yuvalarımızı yapmayıp yuvalarımızı yıktığı zaman ve zeminde, bakıyorum çoluk çocuk siyasete bulaşmak için milletvekili aday adayı olmuşlar.

Okurlarım beni eleştiriyorlar, ‘Milletvekili aday adayı olmak herkesin demokratik hakkı. Bu hakkı kimse elinden alamaz!’

Amenna, alamaz. Aday adayı olsunlar. Olsunlar da…

*

Yalnız dikkat isterim, bu yazı herhangi bir siyasi parti ile ilintili değil. Yazı genel. Öyle okuyun lütfen!

Yerini bile bilmediği partinin önünden geçmiş mi, zannetmiyorum.

Partiye bir kuruş, bir damla hayrı olmuş mu, düşünemiyorum bile.

Seçim zamanında partinin bayrağını asmış mı, yağmurda, çamurda bir katre ıslanmış mı, kırsala gidip ayaklarına çamur bulaşmış mı, mitingine katılıp seçim bürosunda gelenlere çay dağıtmış mı, cebinden beş-on kuruş harcamış mı, bir garibanın karnını doyurmuş, ona ölmüş tavuk dürümü ısmarlamış mı? bir bölüm kardeşimizi tenzih ediyorum elbette. Ama çoğuna verecek cevabım var, şu; ‘ne gezer!

Partiye bir kırıntı dahi olsa yardımı, desteği, emeği sinmiş mi, hayal bile edemiyorum.

Ama arkadaşlar milletvekili aday adayı… Sözlerine bakarsan, hepsi de vatan kurtaran kahramanlar! Senden-benden memleket sever, senden-benden Müslüman, senden benden insan evladı, senden-benden yardımsever, senden-benden fazla bu şehri düşünen cengâver, yiğit!!!!

Yalan! Kendilerini kurtarmaktan başka dertleri yok!

*

Parti misyonundan uzaklar, sadece takım tutar gibi, sadece din tutar gibi, sadece parti tutar gibi siyaseti babalarından, dedelerinden duydukları ile düşünenler, yorumlayanlar, biraz da mahalle baskısı, ya da egolarını tatmin için olsa gerek, milletvekili olunca memleketi kurtaracağını zanneden bir sürü insan, aday adayı olmuş.

Ne diyelim, hayırlı olsun!

Olsun da, ne memleketi birader, bari kendilerini kurtarsınlar! Bir işe girsinler, varsa işi bir basamak atlasınlar, belki babası, kardeşi adına bir yerlerden ihale kaparlar, basamak olarak kullandıkları siyasetten nemalanıp kısa sürede köşeyi dönerler.

Nasıl olsa hayır kurumu haline geldi siyaset dediğiniz cephe!

Yani geçim kapısı…

Yağma Hasan’ın böreği misali, ye Mehmet ye!

*

Tabi bu işin cılkı çıktı. Cılk yumurta bile kokar, çöpe atılırken, çürük kimseler milletvekilliği adaylığı ile kendilerini ispatlama, varlıklarını hissettirme, göze görünme aracı olarak yerel gazetelerde, internet sitelerinde ve sosyal medyalarında arz-ı endam ediyorlar şu sıralar.

Gördükçe insanın midesi bulanıyor. Bir dostum şunu söylemişti, ‘Aday adaylarının kalitesini gördükçe, aday adaylığından vazgeçesim geliyor!’

O kadar yani…

Çap yok, kalite yok, eğitim yok, özgül ağırlık yok, karekök yok, ama milletvekili aday adaylığı gani.

Gırla!

Sen de milletvekili aday adayı ol, hadi fırla!

*

Ve geçen hafta sonu... AK Partide temayül vardı. Aday belirlemeye ne kadar katkı sağlar, ne kadar etkili olur, geçmişte örneklerini yaşadık. Geçmişte hatırlayın, temayülde ilk sıraya girenler bile aday gösterilmedi. Milletin gazını almak için yapıldığını herkes biliyor, görüyor.

Dilerim halkın beklentilerine cevap verebilecek, dilerim bu şehir için başarı hikayeleri yazacak kimseler aday gösterilir. Yoksa aynı hüsranı yine yaşarız. Yine milletvekillerine olan nefret duygusu azalmayacak, aksine zirveye tırmanacak.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol