banner1537
banner1541

Takipteyiz…

Öyle bir zamandayız ki, herkes birbirini takip ediyor. Attığınız adım, yediğiniz, içtiğiniz, giydiğiniz ne varsa, birileri tarafından takipte, bilesiniz.

Özel hayatınız bile. Sizde kalması gerekeni başkaları merak ediyor, bir açığınızı arıyor, bir yerde hata yapmanızı bekliyor, ya da birilerinden gördüğü maddi destek ile sizi köşeye sıkıştırmayı aklından geçiriyor, eşiniz, çocuklarınız, bağ evleriniz, paranız-pulunuz hep başkalarının gözünde büyüyor.

Çünkü bizim insanımız, aklı ile değil, gözüyle hareket eder ve insanı gözüyle yer, yıkar mı yıkar. Bir devenin yıkamadığı sizi, birinin kem gözü yerlerde süründürür!

*

Kimsenin saklısı gizlisi kalmadı. Kimse özgür değil. Nereye gitsen sanki birisi takip ediyormuş hissine kapılıyor insan. Kuşkulu biri miyim, değil. Ama depremden sonra öyle bir hisse kapıldık ki, sanki birinin, sanki birilerinin paramızda bile gözü varmış gibi, takibe alındığını düşünüyorsun.

Zaten bizim şehrin insanı aklı ile değil, gözü ile hareket ettiği için bir adım ileri gidemiyor. Kimse kendinden bir şey katmayı bırak bir tarafa, başkasının zamanını çalıyor, emeğini çalıyor, parasını, malını çalıyor.

Gazeteciysen dahi emek hırsızlığı alabildiğine tavan yapmışken, kişiye saygıyı bir tarafa bıraktık, hatta unuttuk da, bari emeğe saygınız olsun!

*

Neyse, meseleyi sulandırmadan, suyu bulandırmadan devam edelim yazıya.

Her an biri, birileri tarafından gözetleniyormuş hissine kapılsak da, en çok da şu bankaların takibinden bıktım usandım. Yahu bir rahat bırakın insanı. Olur olmaz yerde, zırt diye arıyor, ya da mesaj çekiyorsunuz. Yok şu kadar kredi verebiliriz, yok emekli maaşınızı bize taşıyın size şu kadar promosyon verelim, yok elektrik faturanız şu kadar, yok su borcunuz bu kadar, yok hesabınızı bir kontrol edin, yok yeni paketlerimiz geldi, size uygun olanı verelim demiyorlar mı, çıldırmamak elden, içten değil.

Hay senin paketine…

*

Telefon hatları. Kısa adı GSM dediğimiz istasyonlar. Bize geç, şu kadar avantaj sunalım, hattını bizden alırsan şu kadar internet, şu kadar mesaj fırsatı bizde.

Yeni modellerimiz geldi, farklı taksit imkanı sunuyoruz, bizi tercih edin, en güvenilir GSM istasyonu bizde, başkalarına gitmeyin, bize gelin, yeni fırsatlar, yeni imkanlar sunalım telaşındalar.

Ne gece dinliyorlar, ne pazar-bayram. Rahat rahata maç izleyemiyor, dost sohbetine katılamıyorsun. Sohbetin bölünüyor orta yerden, maçı izlemek işkenceye dönüşüyor. 

Cehennemin dibi. Bir rahat bırakın insanı be!

*

Sigorta şirketleri farklı mı sanki. Hele aracınız varsa kasko ve araç sigortanız için zırt pırt ararlar, rahatsız ederler, taciz ederler, farklı fiyatlar sunduklarını söyleyerek, tercih noktasında seni kuşkuya, tereddüde taşırlar.

Kasko mecburi olmasa da trafik sigortası kayıtsız şartsız mecburi. Daha önce hatırlamazlar, aramazlar iken, aracınızın sigorta ya da muayene zamanı gediğinde sus bilmezler, arar da ararlar. Resmen taciz ederler.

Ne yer bilirler, ne zaman. İllallah çeker, lanet okursunuz ama faydasız yok. Bu kadar taciz edici takipte olmak canınızı sıksa da, hayatın akışına kaptırıyorsunuz kendinizi.

Bazen de ağzınız dolu dolu küfür ediyor, günaha giriyorsunuz ama Allah affeder diye geçiştirmek gibi bir huyumuz olduğu için saydırıyorsun artık Allah ne verdiyse.

*

Normal market derken bir de gros marketler çıktı başımıza. Daha büyük, içeri girsen ne ararsan var. Doldur sepete, öde parayı. Ama telefonunuza gelen market mesajları yakanızdan düşmez, bela gibi, günah gibi. Yeni ürün gelmiştir, turfanda veya mevsimlik, fiyatlarını sıralarlar alt alta. Bize gel bizden alış-veriş yapın der gibi, bir de slogan koyarlar, hem ucuz, hem taze derler, hal fiyatına derler de inanma, git bak, kazıklandığını görürsün!

Ama şu aramaları, mesajları yok mu, çıldırmak elde değil. Bu kadar takip akıl sağlığına zararlı değil mi dostlar!

*

Seneler önce, iç savaş çıkmadan önce, kıymetli meslektaşım Mehmet Taş ile  GAP Gazeteciler Birliğine (Genel Başkan Zeynel Abidin Kıymaz’a teşekkürlerimizle) üye dostlarla Suriye’ye gitmiştik davet üzerine. Haseki ve Kamışlı’da kaldık 15 gün. Orada bile bizi rahat bırakmadılar, ajanlar sürekli peşimizdeydi, yani takipteydik.

*

Hayatımız, günümüz takip edilmekle geçiyor. Biri bizi gözetliyor sürekli. Huzursuz etmiyor mu, tabi ki ediyor. Rahat yok bize. Resmen elektronik taciz.   

Bıktım, usandım, dediysem ne olur anlayın beni. Yahu gölgem bile beni takip ediyor, nereye gitsem, bırakın gitmeyi, otursam bile yanımda, arkamda.

Ümit Yaşar Oğuzcan’ın dediği gibi, ‘Gel de deli olma birader!’

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1535

banner1534

banner1536

banner1540