Karanlığa taş atmak yerine, aydınlığa mum yakmak gerekir…

Sürekli kötülüklerden ve kötülerden bahsederek iyiliğe ulaşılamaz…

Putları tek tek yok ederek, putları bitiremezsiniz, putlarla uğraşmaktansa, putların hepsini yerle bir eden İbrahimler yetiştirmek gerekiyor…

Kötülükle, yanlışlarla mücadelenin temeli, akidesi ve imanı sağlam bireyler yetiştirmekten geçiyor…

Bataklıktaki sinekleri öldürerek, bataklığı kurutmak imkansızdır…

Bataklığı kurutmanın yollarını uygulamak gerekiyor…

İmandan mahrum yetişen bir nesle, kızarak, ötekileştirerek, kınayarak bir başarıya ulaşamayız…

Ruhların kuraklaştığı günümüzde, sinesinde Allah sevgisini taşıyan, imanlı bireyler yetişirse, bütün problemler, çözüme kavuşacaktır…

Yapay kanunlarla ve önlemlerle, toplumsal çöküşe ve imansızlık hastalığına bir çözüm bulmak mümkün değildir…

*

Kuran’ın yaklaşımıyla ve alemlere rahmet olarak gönderilen son peygamber, Muhammed (s.a.v)’in bize miras bıraktığı sünnetiyle, yaşam tarzı ve anlayışıyla, ürkütmeden, bıktırmadan, yumuşak bir lisanla ve örneklikle, müjdeleyerek ve nefret ettirmeden bu sosyal değişimi gerçekleştirebiliriz…

Kötülükler ve yanlışlıklar, kötü davranarak ve dışlayarak, ortadan kaldırılamaz…

Kötülüklerin panzehiri, iyilikle yaklaşmak ve merhamet kanadını açmaktan ibarettir…

Kötülüğü iyilikle yok etmek, Kuran’ın metodudur, müslümanların metodudur…

Bu metod, bir anlayışın, bir uygarlığın, bir vizyonun eseridir…

Ama ne yazık ki, biz müslümanların vasfı olması gereken özellikleri ve planları uygulayanlar, İngilizler ve Amerikalılar olmuşlardır… Yeryüzünü bu metodla fethediyorlar: ancak; sömürüyorlar…

İyiliği ve güzelliği telkin ederek, tüm dünyayı ateşe vermeye devam ediyorlar…

Yeryüzünü acıya, açlığa ve kana buluyorlar…

Oysaki, İslam alemi, tüm dünyaya, huzuru ve adaleti, iyiliği ve güzelliği hakim kılmalı değil miydi?…

Nesiller, onların gösterdiği seraplı yollara meylediyorlar, onların demokrasi ve özgürlük yalanlarıyla avutuluyor…

Çünkü, özgürlüğün ve adaletin gerçek sahipleri müslümanlar, derin bir uykuya dalmış gözüküyor ve dünyevileşmenin zirvesini yaşıyorlar…

Sahipsiz kalan genç nesillerde, ne yapacağını bilemediğinden, uyuşturucunun ve eğlencenin pençesinde yok olmaya devam ediyor…

*

Yeni dünya düzeni, insanlığa, umutsuzluğu, mutsuzluğu ve tembelliği kazandırıyor…

İnsanlık, büyük bir buhranın ve yıkılışın eşiğinde beklemektedir…

Bize emanet edilen Kuran ve Sünnete yönelerek, yeniden Asrı Saadeti, yeniden Selçukluyu, yeniden Osmanlı’yı, ayağa kaldırabiliriz…

Sözlerimi peygamberimizin sözüyle noktalamak istiyorum;

“Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti.”

Selam ve dua ile kalınız…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol