banner1597

Bizim şehirde herkes fatura kesiyor. Hak eden de kesiyor, etmeyen de, maliye kaydı olmadığı halde kaçak da olsa kesiyor kurumlara, canı birilerini incitmek isteyenler kabarık faturayı koyuyor önüne, ‘ya ödersin, ya yazarım haaaaa!’ yaz diyorsun, kırbacı gösteriyorsun, tırsıyor bu kez, bakıyor ki pabuç pahalı, bakıyor ki adam dişli çıktı, bakıyor ki duvara tosladı, ‘elinden geleni geri ardına koyma!’ cesaretine yenik düşüyor, bayramda bile yürek yememiş olanlardan iade faturası istediğinde ise o da sahte çıkıyor!

Tıpkı kendisi gibi.

Pastanın içine çivi koyar, ya da ölmüş fare götürüp hizmet sektörüne çemkirerek, ‘bu ne rezalet, pastanızdan çivi çıktı, fare pisi çıktı’ deyip karşılığını bekleyen dingillerle dolu bu şehir.

Ne yani, Mercedes araba mı çıkacaktı?

*

Filmlerde, sosyal medyada çok rastlamışsınızdır, adam lokantaya gider, bir güzel karnını doyurur, parası yoktur veya vermeye niyeti yoktur, saçından bir tel koyar sulu yemeğin içine, garsonu çağırır, ‘patronuna söyle buraya gelsin!’ talimatı verir, patron geldiğinde ki böyle durumlara, böyle tiplere çok rastlamıştır; ‘rezalet bu, yemeğinizden kıl çıktı’ şeklinde özrü kabahatinden büyük, patron çaresizdir, müşteriler içinde daha fazla tantana olmasın diye, ‘tamam kardeşim özür dileriz. Mutfakta bir yanlışlık olmuş, çalışanların dikkatinden, gözünden kaçmış. Hesap bizden, ikramımız olsun, güle güle!’ tavrıyla başından def eder!

Kimbilir kaç defa yaşamıştır böyle cambazlıkları.

Rastlamıştır çünkü memleket cambaz dolu, memleket simsar dolu.

*

Kurt dumanlı, puslu havayı severmiş. Mesele kurt olsa neyse de, nereden baksan çakal (kurtlara kurban olsunlar, asil hayvandır) dolu sağımız solumuz. Isırmaya, leşe konmaya hazır! Başkalarının artıklarından beslenirler, zayıfları vururlar, duyguları köreldiği için gerçekleri görmek yerine icat ettikleri sosyal medya kanalıyla ona buna saldırırlar.

Üç beş kuruş versen, susarlar, kuyruklarını kıstırıp çekip giderler.

Vermesen, ‘elinden geleni arkana koyma!’ deyip kendinden emin olduğunda bir açığını, eksiğini-gediğini bulmuş gibi, ‘ya şu kadar para ver, ya da videoyu yayınlarım!’ tehdit ve şantajına boyun eğmeyen dürüst işletmeciler, marka ve firmalar varken, bu imalat hatalıları besleyen, arka çıkan, onları adam yerine koyan saftirikler var.

Hani derer ya, ‘tezekten terazinin boktan dirhemi olur!’ bunlar da o hesap!

Hani yine derler ya, ‘hacı hacıyı Mekke’de, bilmem kimler kimi tekke’de bulurmuş’ hesabı.

Üçüncü kez, hani yine diyorlar ya, ‘bilmem kim bilmem kimi beş dakkada tanır!’ bunlar o güruhun ayak takımları.

Ceberrut ve müptezel takımı.

*

Sözün özü, yangına,  dumana bakıp itfaiyeye fatura kesmeye kalkışanların faturalarının sahte olduğunu biliyor musunuz? 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol