Birkaç gündür yazıyorum, yazmasam, içime atsam, ‘Yahu mahallenin tek delisi sen misin, yazıp da eline ne geçecek, hazır yazınca düşman kazanıyor, tepkileri, şimşekleri üzerine çekiyorsun, boş ver, vazgeç!’ diyenlere inat yazacağım.

Ona sus, buna ses çıkartma, berikine kulak verme, nereye ve ne zamana kadar? madem yerel gazeteciyiz, madem bu şehirde yazdıklarımız okunuyor, yazdıklarımıza itibar ediliyor, o halde bu sorumluluktan kaçamayız. Gazeteci arkadaşlarım da bu meselede hassaslar, duyarlılık sahibidirler.

*

12 Şubat Stadyumu meselesi vardı, hatırlayın. Çürük diye maçları oynatmadınız. Akademisyen bir arkadaşın verdiği rapor doğrultusunda, yıkım kararı aldınız ve bu şehrin tek profesyonel takımı olan Kahramanmaraşspor’u dış sahalara mecbur ettiniz.

Ne oldu ne geçti elinize? Takım bugün amatöre doğru seyrini sürdürürken, 7.7 şiddetindeki depremde yıkılmayan 12 Şubat Stadyumu, size selam gönderdi? Aldınız mı?

Ona çürük raporu verip de maçlarını oynatmayan, taraftarı komşu illere mecbur ve mahkûm eden zihniyet acaba bir parça olsun utandı mı? Gördünüz, stadyum sapasağlam, yerinde duruyor. Peki sizin aklınız, sizin vicdanınız sağlam mı, yerinde duruyor mu?

*

Siyasiler de bu mesele üzerinden siyaset yaptılar. Spor üzerinden nemalanmaya çalıştılar. Bizi kandırdılar, takımın kaderi ile oynadılar. Biz de koyunuz ya, biz de salağız ya, biz de aptalız ya, inandık ne dedilerse. Bu şehir için 30 bin kişilik stadyum sözü verenler bile sözlerini unuttular.  

Öyle ki, çürük denilen Hanefi Mahçiçek Stadyumu bile sağlamdı aslında. Onikişubat Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek bile, ‘Bu stad yıkılmamalıydı, sağlamdı’ demişti birebir sohbetimizde.

Ama bir inat uğruna, sırf Mahçiçek adını duymamak adına yıktınız, katlettiniz sporu. Mutlu musunuz, vicdanen rahat mısınız?

*

Sizler… Bile bile depremi çağrıştıran fay hattı üzerine koca koca binalar diktiniz. Rezidanslar diktiniz. Soysuzlara, sapıklara, bilmem neresine düşkünlere yatıp kalkmaları için…

Ruhsat vermedilerse, imar için, fazla kat için sorun çıkardılar ise bir şekilde işi icabına, kılıfına uydurup hallettiniz! Herhalde bunları yapmak için rüşvet değil, öpücük verdiniz muhtemelen!

*

Yakın zamanda, Kültür Merkezi karşısındaki bir unlu mamüller dükkânı kapandı. Zabıtalar mühür vurdu kapısına. Neymiş, ekmek üretiyormuş. Mühür vurdunuz., kapattınız ne oldu, baktım, o kapatan, mühür vuran zabıta aynı fırından üstelik de ücretsiz ekmek alıp yerken, karnını doyururken hiç mi utanmadı, hiç mi vicdanı sızlamadı?

Hadi, adını da veriyorum, AKKUŞLAR… Allah razı olsun dedik, dua ettik, ama kapatanlara, mühür vuranlara da aklımıza gelen ilk bedduayı sıraladık.

*

Depremden 2 gün önce, canlı yayın konuğumuz olan Ticaret ve Sanayi Odası komite üyesi, inşaat sektöründe hatırı sayılır firma sahibi Durmuş Karcıoğlu bile uyarmıştı. Yazının yüzüne (patlıcan tarlası, marul bahçesi) üstelik de fay hattı üzerine yapılan konutların son halini telefonda anlatırken, yüreği sızlıyordu. Piazza karşısı, Megapark hastane civarı, Trabzon Bulvarı ve yakınları…

Ancak kısmen de olsa fay hattı uzağında kalan Onikişubat ilçesindeki (Hürriyet Mahallesi) birçok bina ayakta kaldı. Zemin en önemli etkendi. Kuzey Çevre Yolu örneğin. Bu güzergahtaki binalarda hasar yok, zarar yok, can kaybı yok. Temel sağlam, binalar yapılırken malzemeden, işçilikten çalınan yoktu.

Dürüst ve insan canına önem veren müteahhitler, bu süreçten alınlarının akı ile çıktılar.

Çıkmayanlar da vardı, onlar hırsızdı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol