Depremle gelen ölümler, acılar üzerine hamaset yapma kolaycılığı yerine, barışa, şehrin yeniden ihya ve inşası meselesinde çözüm yolları aranmasına yardımcı olmak gerekiyor.

Ortak akıl diyoruz ya, işte bu günlerde ortaya çıkıyor ve buna daha çok ihtiyaç duyuyoruz.

Ortak akıl diyoruz da, herkes aklını kendine saklıyor nedense. Herkes kendini senden, benden, başkasından akıllı perine koyunca, üst akıl üst perdeden çemkirince, ortak akıl da aklını kaybediyor bu şehirde.

*

Bu şehirde…

Öğrenemeden biliyoruz. Sorgulamadan inanıyoruz, araştırmadan yargılıyoruz. Hastalık gibi bir şey bu. Kendimize aşırı güveniyor, her dediklerimizin doğru olduğunu iknaya ve imaya çalışıyor, insanlara güven vermeye çalışıyoruz da,  bunu söylerken biz bile söylediklerimize inanmıyor, kendimize güvenmiyoruz.

Hamaset yapıyoruz, ucuz siyaset, ucuz koordinasyon, ucuz ve basit istişareler, yorumlar.

*

Depremde gidenler gitti, canını kurtaranlar şanslı. Depremde canlarımız gitti ve aklımızı da alıp enkaza karıştı. Zaten yumurta sarısı kadar aklımız vardı, ondan da olduk!

Akıllanmadık, kendimize çekidüzen veremedik, ders almadık, öyle hale geldik ki, yaşadıklarımızı, geçirdiğimiz travmaları unuttuk bile. Çarşıya bakıyorsun (hoş çarşı da kalmadı ya) büyüklerin dilinden dökülen şu cümleler çok manidar; ‘Ahlak diye bir şey kalmamış. Rezalet. Bu yaşananlar az bile!’

Bıraksan erkekler bile göbekleri açık gezecek!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol