banner1483

Tabi ikisinin aynı olmadığını siz de biliyorsunuz! Bu meseleyi bildiğini bildiğim, genç yetenek, yazılarından keyif aldığım sevgili Serdar BURSALI, bakın bu meseleyi nasıl özetlemiş kendince; “Dava eri olmakla emir eri olmak arasında dağlar kadar fark var. Davaya hizmet adanmışlıkla olur ama adanmışlık her zaman davaya olmalıdır. Toplumun yaşadığı psikolojik travmalar güven kavramını tamamen yok etti.

Artık kimse kimseye güvenmiyor, kimse kimseyi sevmiyor ve en acısı da artık herkes menfaatinin gereğini yapıyor. Hizmet odaklı, toplum odaklı, din odaklı, aile odaklı, ahlak odaklı, etik odaklı olmayı çoktan bıraktık.

Artık tek odak noktası menfaat. Artık ahlaklı bir toplum yok, artık menfaati için her şeyini satacak bir toplum var. Hayırlı olsun güle güle kullanın!”

*

Siz olsanız ne yaparsınız bu yazıya, herhalde benim gibi altına imza atarsınız, değil mi?

Toplum olarak önce birbirimize olan inancı, güveni kaybettik!

Eskiden çek, senet olmazdı. Söz senetti. Herkes birbirine inanır, güvenir, kimse kimseye kazık atmaz, ortak ortağına çelme takmazdı.

Günümüzde çıkarın varsa, kapının önüne koyamayacağın, yolda, caddede görü de kaldırım değiştirip selam dahi veremeyeceğin insan yakının, dostun, arkadaşın olup çıkıyor.

Menfaat her şeyin üzerinde. Maddiyat yani. Yok milli değerlermiş, yok manevi değerlermiş, geçin onu bir kalem!

Varsa pulun, cümle alem kulun!

*

Hadi eleştirinin dozunu biraz artıralım, içine siyaset de katalım ki, lezzetinden yenmez olsun; her şeyimiz satılığa çıktı. Muhalif kanadın yazdıklarına göre diyorum, satılmadık, kiraya verilmedik neyimizi kaldı, merak ediyorum!

Gerçi merak etsem elime ne geçecek, bir insanın başına ne gelirse meraktan geliyor! Bu yaştan sonra….

Ruhumuzu satılığa çıkarttık.

Aklımızı peynir ekmekle yemeyip, onu dahi kiraya verdik!

Kalemimizi, klavyenin tuşlarını, sütunlarımızı, köşelerimizi de…

Dava mava sizlere ömür!

*

Askerlik yapanlar bilir, rütbeli subayların emir emirleri olurdu. Komutanlarının çantalarını taşır, sırlarını taşır, evlerinin tüm işlerini görür, komutanın aracını yıkar, kullanır, komutan eşinin ve çocuklarının tüm özel işleri ile yakından ilgilenirdi.

Komutanın emrindeydi özetle. Gel derse gelecek, git derse gidecek. Ne derse yapacaktı özetle. Görevi buydu!

Şimdi emir erleri çoğaldı, komutan da öyle.

Gazeteciler emir eri…

Bürokratlar emir eri…

Sivil toplum kuruluş temsilcileri hakeza.

Üniversite camiası, esnaf odaları, vakıflar, dernekler, cemiyetler vs…

Hepsi de gücün yanında yer alıyor, emir eri gibi, otur derse oturacaklar, kalk derse kalkacaklar!

Güç de ‘He Men’ kardeşim! İstersen oturma, istersen kalkma! Gelme, gitme istersen, cesaretin, yüreğin atıyorsa, varsa…

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol