Bu yazı ile Diyanet camiasını, din görevlisi dostlarımı, arkadaşlarımı üzeceğimi biliyorum. Tabi amacım onları üzmek, kırmak değil. Ben demesem de, tanıyan din görevlisi arkadaşlarım samimiyetimden kuşku duymazlar, duymadılar da bugüne kadar.

Can alıcı ancak bilinen noktaya geliyorum. Diyanet İşleri, bu ülkede hazineden en fazla bütçe ayrılan kurum. Hal böyle iken, Diyanet parayı nereye harcayacağını bilemez hale geldi. Gazete haberlerine bakıyorum, sıradan bir mesele için 3 gün boyunca 5 yıldızlı otelde toplantı yapıp, dünyanın parasını veriyorlar. İlk değil bu.

Cami cemaatine, aza kanaat etmeyi şükretmeyi tavsiye eden diyanet, lüks ve ihtişam içinde, parayı savurdukça savuruyor. Bir hırka, bir zeytin tanesi yeterliydi hani. Ama bakıyorum, bırakın zeytin tanesini, açık büfeden tıksınıyorlar. Aşağısı kesmiyor demek!

Sonra, alışmış bedende atlet durmazmış!

*

Ha, o 5 yıldızlı otelde, 3 gün süner seminerde, çıkan karar neymiş, biliyor musunuz?

Sigara haram imiş. Bravo, aferin, helal olsun! Geç olmuş ama güç olmamış, iyi farkına varmışlar. Sigara için biri değilim ancak bunu keşfettikleri için o insanları yürekten kutluyorum!

“kurslarda bir tuğlası olana cennetten ev verilecektir!” diyerek emlakçılara taş çıkartmışlardı, bu sayede demek inananlar, müminler cennette toplu konutlarda oturacaklar demek. Muhtemelen bunu da araştırmışlardır, boşuna harcamıyorlar dünya kadar parayı, savurmuyorlardır.

*

Evimden çoğu zaman aşağı doğru yürüyerek inerim. Baktım bir kız Kur’an kursu. Cephesi yenilendi. Bina zaten yeni, zaten muhteşem iken, ne gerek vardı diye düşündüm. Allah’ın gücüne gitmesin, israf, savurganlık diye düşündüm. Zaten pandemi vardı, zaten kimse sokağa çıkamıyordu, her taraf kapalıydı. Buna rağmen mantolama yapıldı, Allaha bilir kaç para ödendi.

Cuma namazları ve bayram namazları sonrası imam efendi yardım için cemaate ricada bulunur. Caminin ihtiyaçları varmış! Madem Diyanetin bütçesi çok, madem müftülükler zengin, madem parayı harcayacak yer bulamıyorlar, ne gerek var buna.

Bir de mezarlıklarda, açılan mendil ve kartonlar üzerine ‘bilmem ne camiine yardım’ uyanıklığı var ki, tam bir rezalet. Bir gün diyorum, ben de ‘Mehmet Fiskeci camiine yardım’ diye mendil açsam, acaba kaç para toplar, ne kadar yolunu bulurum?

Merak işte. Gerçi başıma ne geliyorsa meraktan geliyor ya, neyse… 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol