Geçtiğim günlerde araç israfını, kurumların bu meselede hovarda davrandıklarını, kiralama sistemiyle büyük bir israf ekonomisine gidildiğini, dün topal eşeğe binmesini bilmeyenlerin altına araba verildiğini, tatil günlerinde ailelerini alıp gezmeye gittiklerini, eşlerini kuaföre, çocuklarını okula bıraktıklarını, bu arabaların da benzininin, dizelinin ya da LPG’sinin senin benim cebimden çıktığını, buna kimsenin hakkı olmadığını yazınca, kendini çok akıllı zanneden birileri benden kurum adı ismi istemiş. Açık açık yazmalıymışım.

Aha yazıyorum. Bütün kurumlar… Aklına hangisi geliyorsa, gözünün önünde kim varsa, duyduğun kurum hangisi ise onlardır sözünü ettiğim. Yetti mi, oldu mu?

*

29 Ocak tarihli bir ulusal gazete, bu meseleyi manşete taşımış, israfın, bu ciddi ve büyük savurganlığın son bulmasını istemiş.

Koskoca gazete. Hadi ona da yazın, “Bu ne biçimi haber kardeşim, kurum ismi yazın!” deyiverin istiyorsanız.

Mesele A veya B kurumu değil, mesele X ya da Z belediyesi değil, mesele genel. Ülkenin sancısı, büyük çıkmazı. Bu mesele senelerdir dile getirilir, habere konu olur, yorumların sayısını hesap bile edemem, sen kalkıp benden kurum adı istiyorsun.

Önce kendi kurumuna bakacaksın o zaman. Gocunduysan, yaran varsa… Yoksa, ‘Yahu, adama helal olsun, yüreklice yazıyor. Aferini valla!’ deyip hakkı teslim edeceksin. Edemiyorsan, o cesareti gösteremiyorsan kendinde, susacaksın, oturup okuyacaksın. Bunlar sadece şehrimizin değil, ülkemizin gerçeği iken, ben kral çıplak diyebiliyorsam, sen de yüreklice ‘evet, kral çıplak. Bu yazılanlar doğru ve gerçek’ demek zorundasın.

Diyemiyorsan, susmayı bileceksin!

*

Yazı çıktıktan sonra gelen 40’a yakın yorum içinden 37’si tebrik eder, takdirlerini ve cesaretimizi alkışlarken, arada çıkıyor işte birileri, kim ise bu kurumları bilmem nereye vermemi tavsiye ediyor. Sağ ol canım, almayayım. Allah’a şükür, neyi nereye vereceğimi, kime hangi mesajı göndereceğimi senden öğrenecek değilim.

Bu araç israfı senin benim cebimden çıkıyor, ben bunu savunuyorum. Sen kalkış ahkâm kesiyor, bana gazetecilik dersi vermeye kalkışıyorsun. İşine bak, işine!

*

Bakın, ülkemiz Suriye sınırında, terör örgütlerine karşı amansız bir mücadele veriyor. Sınır güvenliğimiz için, bizim can güvenliğimiz için askerimiz yaban ellerde savaşır, şehit düşerken, bütçenin ciddi ve büyük biri bölümü Savunma Bakanlığına giderken, savaşın getirdiği maddi yük bütçeyi zorlarken, benim vergilerimle ayakta durmaya çalışan devleti düşünürüm ben. Allah devlete, millete zeval vermesin ve ordumuzu muzaffer kılsın!

Ben devletçiyim, ben tek vatan, tek millet, tek bayrak derdindeyim, sen neredeyse israfı savunuyorsun.

Oldu mu bu?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol