banner1483

Dinlesen, yazsan, konuşsan herkesin hayatı bir roman.

Ben adsız kahraman.

Nerede ne zaman doğdum bilmiyordum. Yıllarım aramakla geçti. Sonunda buldum. Mutlu muyum bilmiyorum. Aynaya baktığımda kime benziyordum. Neden terk edilmiştim, kaç aşındaydım sorular, sorular…

Çok güzel bir çocukluğum vardı. Annem babam, tek çocuk olarak üstüme titreyerek büyüttüler. Ta ki 1986 yılı sıra arkadaşımın “Sen evlatlıksın” dediği güne kadar.

Ailem hep inkardaydı. Babamın vefatından sonra, annem “Keşke bilsem de söylesem”  dedi. Annem de vefat etti, artık hayatta yapayalnız kalmıştım. Arayışa geçtim, önce bir rüya gördüm, gördüğüm rüya gerçek olmuştu, bir aile bulmuştum.

Onlarla görüştüğümde içime sinmeyen bir şeyler vardı. DNA testi yaptırmak istedim, olmadı.  Meğerse ananem olacak kadın bir başkasını kızı olarak  biliyordu.

Yıllar geçti.

*

Yine rüyamda bir kadın görmüştüm. Annen bu dediler. Tekrardan arayışa geçtim, 70’li yıllarda belediyede çalışmış zabıtaların listesini çıkarttım. Zabıtalardan biri kendi ailesinden bir bebeğin ulu cami avlusuna bırakıldığını ve akıbetinden haberdar olmadığını söyledi.

Araştırdım. Kendimi oraya ait hissedemedim. Tekrar ilk bulduğum aileye yöneldim. Kadın, kendi kızının yerini bildiğini ve kendisi ile görüşmediğini  söyledi. Kızın yanına gittim. Meğerse ona sahip çıkan o kadar aile varmış ki, konuştuğumuzda beni bir kadına çok benzetti. “Senin annen o olabilir” dedi.

Görüntülü aradım, gerçekten de çok benziyordu. Gençlik fotoğrafını bana gönderdiğinde, kendimi görmüştüm. Anlattı hikâyesini. Onun hikâyesi benimkinden de acıydı.

Oradan dediği adreste dedeyi buldum. Geçmişi hatırlamıyordu. Oğlunu (babamı) sorduğumda Rusya’da olduğunu torununun ayakkabıcı dükkanı olduğunu söyledi.

Torununun yanına gittim. “Ben senin ablan olabilirim!” dedim ve babanın face adresine ulaştım. Oradan yazdım,  “Selam, askere kaç yılında gittin, kan gurubunuz nedir!” cevap, “1974 B+ doktor musunuz?”

Münevver olabilirim desem…

*

İçine sızı düşmüştü. Yıllar önce belediyeye terk etmek zorunda kaldığı biricik evladı olabilirdim.

Baba ile yazışarak anne ile konuşarak olayları ilişkilendirip kimliğime kavuşmama az kalmıştı. Aynı anne babadan olma tek evlattık.

Annem, babam ve ben…

Kaderin böylesi…

*

Herkesten bir şeyler almıştım, herkese benziyordum. 2,5 yaşında belediyeye bırakılmıştım. Bana bakacak kimse olmadığı için…

Bilmiyorum, onlarla büyüsem nasıl bir hayatım olurdu. Ama dedim ya, kader… Her iki babamın adı da aynı, her ikisi de 1969 yılında evlenmiş, biri çocukları çok seven, ama sahip olamayan bir baba, diğeri henüz askere gitmemiş, gençliğinin baharında evlat sahip olmuş çaresiz bir baba.

Ne demek istediğimi anladınız siz…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol