banner1451
banner1461

Bir önceki yazım tevazuya gerek yok çok okundu. Ama nedense hiç beğeni ve yorum almadı.

Bunun böyle olacağını biliyordum. Beğeni atmak, yorum yazmak, cesaret ister. Hele hele böyle mesajı bol, eleştirisi yoğun, geleceğe ve istikbale dayalı beklentili yaşamda kimse bu tür yazıları ne beğenir, ne yorum yazar.

Korkuyorsunuz!

Oysa yazıda ne var! Hiçbir şey!

*

Sibel Can’ın son günlerin popüler şarkısından esinlenerek, yola çıkarak pehlivan tefrikası haline getirdiğim köşe yazımın bu ikincisi.

Benim AK Partiye oy verip vermemem önemli değil. Bu benim tercihim, tasarrufum. Kime verir, kime vermem, kimseyi ilgilendirmez iken, toplumu uykusundan uyandırmak, kulis bilgileri ile bilgilendirmek, doğru ve tarafsız yorumlarla gerek duyulduğunda fincancı katırlarını ürkütmek, yeri ve icabı geldiğinde bu şehirden sorumlu olduğunu zannedenleri uyarmak asli görevimiz iken, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığım ‘Sırf bil diye söylüyorum’ yazımın ikincisinde yine belki de bildiğiniz konuları yazacağım.

*

Güç zehirlenmesi eksilmiyor, inadına inadına artıyor. Ben inat adamı sevmem. Ama bu şehirde inatların çok olduğu söyleniyor. Bunu vatandaş söylüyor, toplum dillendiriyor, yerel basın yazıyor.

Belediye başkanlarında, milletvekillerinde bir hava, bir çalım-çehre, bir güç zehirlenmesi, bir ‘Her şey ben bilirim, bu şehir benden sorulur!’ afra tafraları örümcek gibi sarmış şehri.

Ahtapot gibi desem, ahtapot zararlı, tehlikeli yaratık.

Bir kasıntı, bir tepeden bakışlar, bir ne oldum delisi havaları, bir ‘Ben varsam parti var, ben yoksam parti marti yok!’ travmaları göle atılan taş gibi dalga dalga yayılırken, vatandaşın rahatsızlığı her geçen gün büyüyor.

Her konuşmada, her açılışta dini vecibeler, unsurlar öne çıkınca, vatandaş dinden imandan ve 5 vakit namazdan soğur hale geldiyse, sizi temin ederim şikâyet etmiyorum, sırf bil diye söylüyorum!

*

Futbol gibi siyaset de bir ekip işi, takım ruhu ile galibiyetlere yazılırken haneye, son günlerde, son haftalarda, son senelerde bireysel hareketler, gezmeler, ziyaretler, görüşmeler sıklaştı.

İl başkanı veya diğer milletvekilleri ile birliktelik var deseler de inanmayın! Dedim ya, ‘küçük olsun, benim olsun’ anlayışı yaygın. Kimse kimseyi istemiyor, kimse kimsenin gölgesinde siyaset yapmayı düşünmüyor, herkes kendine oynuyor, kendine yontuyor!

Kolektif hareket, duruş yok! Birlik ve beraberlik mesajları havada kalıyor. İçeride başka, dışarıda başka sözler sarf edilirken,  vatandaşın da gözü açıldı, popülizm kokan siyasetten nefret eder hale geldiyse, bunları sizin de bilmenizi istedim.

Sizi temin ederim, şikâyet etmiyorum, sırf bil diye söylüyorum!

*

Bakıyorum, dikkat ediyorum da, herkese mavi boncuk dağıtılıyor. ‘Yok!’ deme kültürü ve alışkanlığını benimseyen çıkmayınca, söylenen sözler de havada kalınca, vatandaşın isyanı büyüyor çığ gibi, tepkiler artıyor, siyasete güven kalmıyor bu yüzden.

Ona göz kırp, berikine ‘tamam, o iş bende, hallederim!’ de, esnaf ziyareti yaparken ‘işlerimiz bozuk, çalışanların sigortasını yatıramadım, işçilerimin maaşını ve kiramı ödeyemedim!’ deme cesaretini gösteremeyen ana arter dükkân ve mağazalarından başka güzergah tanımayanlar, kenar semtlere, kırsallara gitmekten imtina ediyorlar. Oysa en çok oy kırsaldan, varoşlardan alınırken, kırsal semtler, yani varoşlar yok hükmünde gösteriliyor, zaten teşkilatlar da zenginler kulübüne döndüğü için tuzu kuru olanlar yalın ayak insanların gezdiği semtlere gitmeyi kendilerine zül sayıyorlar.

Şikâyet etmiyorum, sırf bil diye söylüyorum!

*

Sayın Mahir Ünal sırf şahsım şehrinin milletvekili değil. Bir kutlu görevi var ve tüm Türkiye’nin önde gelen siyasetçisi. Markası, mihenk taşı.

Tabi bizde seçmen, AK Partiye oy veren vermeyen herkes Mahir Bey’i arayıp oğluna, kızına, torununa, damadına iş için arayınca, talepte bulununca, bu meselelere ve taleplere kapısını ve telefonunu kapatan Mahir Ünal, “Oy verdim, benim hastama hastane bul, oğluma, kızıma iş bul, kızımın, oğlumun atamasını yap, elektrik faturamı öde!” diyenlere kapıyı gösterince, yüz vermeyince, (ilkeleri ve kırmızı çizgileri gereğince) millet arayış güzergâhını Ahmet Özdemir’e çevirdi. Yerelde şimdi moda sayın Özdemir!

Ahmet Özdemir için gittikçe Mahir Ünal’laştı, demem ondan! Baktım millet kıçından anladı, bu açıklamayı yapma zarureti doğdu bende!

O bakımdan, sayın Ahmet Özdemir’in yükü çoğaldı, arttı. Evini barkını ihmal etme noktasına taşıyınca, yoruluyor haliyle. Çünkü insanların rahatlıkla ve samimiyetle ulaşacağı milletvekili olarak sayın Ahmet Özdemir’i gördükleri, bildikleri için O da can taşıyor, o da 9 ay 15 günlük, neticede robot değil, makine değil, akşamları eve dar düşüyor.

Ama O da sorumlulukları paylaşmalı, üzerindeki yükü hafifletmeli, bunun için il başkanı sayın Fırat Görgel ile ele ele vermeli, birlikte görüntü sergileyerek, birlik ve beraberlik mesajlarındaki samimiyetlerini herkese göstermek zorundalar.

Birlikte görüntü vermelerini bu bakımdan istiyorum. Ben mi, değil. Vatandaş istiyor bunu benden çok. Kendi partilileri istiyor en fazla da…

Bu şehirde siyasetin hafızasıdır sayın Ahmet Özdemir. Ki gelecek ondan çok bahsedecek diye düşünüyorum, ama şikâyet etmiyorum, sırf bil diye söylüyorum!

*

Yazı da lastik gibi uzuyor maşallah. Konu, gündem ve şahsım şehrimdeki siyasi kaos sürdükçe, vatandaşın tepkileri ayyuka çıktıkça, güç zehirlenmesi siyasete en büyük darbe vurdukça, olan partiye, şehre oluyor.

Kent sorunlarla boğuşuyor, şahsım şehri kimsenin umurunda değil. Ha, bak unuttum, sahi ben hangi partiye oy vermiştim son seçimde, muhtemel bir erken seçimde kime oy veririm, benden AK Partiye ekmek çıkar mı, isterseniz yazı uzadı, devamını önümüzdeki haftaya bırakalım!

İşte böyle sayın Cumhurbaşkanım. Kesinlikle olanı biteni, yaşananı şikâyet etmiyorum, sırf bil diye söylüyorum!

*

NOT: bazı belediye başkanı veya siyasetle uğraşan arkadaşlarımız ilk yazıyı okuyunca, sitem etmişler. Özellikle ‘gelen giden göv göv zengin oldular’ eleştirime fena bozulmuşlar, gönül koymuşlar!

Sayın dostlarım, benim kimi, kimleri kast ettiğimi biliyor, anlıyorsunuz. Bu şehirde dürüst işadamları, dürüst siyasetçi, dürüst belediye başkanları da var, var olacaktır. Biz onları yüreğimizde her zaman tenzih ettik zaten.

Kırdıysam özür dilerim, haklarını helal etsinler!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol