Yaklaşan süt krizine dikkat çekmek için elinde peynir paketleriyle basın toplantısı düzenleyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “İçinde süt yok bu peynirlerin” demiş. Günaydın sayın vekil, bunu yeni mi öğrendiniz acaba? Uyanın da balığa gidelim! Demek ki kahvaltıda peynir bulundurmuyor uzun zamandır.

“Sütsüz peynir”de süt yoksa, ne var? Cevabı basit; bolca margarin ve “katı madde karışımı” var.

Diğer soru geliyor şimdi; “Peki katı madde karışımı”nda ne var?

Sütü para etmediği için kesilen hayvanın kemiğinin tozu var, nişasta var, “iade” peynir var. Kaşar dedikleri dondurulmuş yağ, nişasta.. Ne sütü birader, kim kaybetti ki sen bulasın!

Memleket sütü bozuklarla dolu.

*

Tatlılarda, pastalarda kullanılan fıstık, ya da külü her neyse; “fıstık tozu” diye bezelye, yeşil mercimek, aha size fıstık külü. Eh o kadarda insafsız değiller ya, bir miktar da gerçek manada Antep fıstığı külü koyarlar herhalde, eşek değiller ya…

Pul biberimiz meşhur bizim. Siz bakmayın merdivenaltı imalatlara, vatandaşa hakiki pul biber diye yutturulanlara, çoğu ağaç kabuğu, boyalı kepek. Zencefil diye boyanmış talaş yediriyorlar... Memlekette keriz çok nasıl olsa! Yiyin efendiler yiyin! İştahınız varken…

Tavuk pisinin, açıkçası tavuk bokunun organiği olur mu? Vallahi oluyormuş! Et alacaksınız mesela, kasaptan veya marketten. Dar gelirliyseniz, emekli ya da geliri az olan, marketlerde kıyma ucuz. Lakin  kıyma niyetine hayvanın toynağını bile yediriyorlar; “O kıymanın içinde yok yok” diyeceğim ama et yok mesela ararsanız. Eti kim kaybetti ki siz bulasınız! Onlara kuşbaşı, biftek, bize kıyma!!!

*

“Plastik pirinç tuzağına dikkat” diye haber okuduk çok şükür; pilav niyetine yediğimiz şeye bak! Amerika denen lanet yuvası toplumun, ya da İsrail döllerinin, olmadı Çin’lilerin plastik pirinçleri marketleri doldurmuş vaziyette. Ucuz da…

Nerede o senelerdir yediğimiz kaliteli Sarı Çeltik pirinci…

Ara ki bulasın!

*

Şu yumurta olayına yeniden gelmem gerekirse, organik yumurta diye sanayi üretimi yumurtayı tavuk bokuna bulayıp satıyorlar; “serbest gezen sersem” olarak afiyetle lüpletiyoruz... Yahu tavuk serbest gezer mi, bıraksan kaçıp gider. Bağlarsan hayvan gibi, aynı avluda serseri mayın gibi dolaşır durur.

Tavuk bokunu gezdiriyorlar üzerinde. Bildiğin çiftlik yumurtası, yutturuyorlar sana ‘köy yumurtası’ diye. Yediriyorlar açıkçası. Alıştık yani…

Bir de köy yoğurdu tutkumuz sardı son senelerde. Lezzetli olur diyorlar, İsrail’de leke var, köy yoğurdunda hile olmaz deniliyor ya, yiyoruz biz de… Halbuki kaymak tutsun üzeri, yağlı gözüksün diye peçete koyuyorlar tepesine. Sen de hayret ediyorsun, ‘Vay be, amma da yağlı yoğurtmuş, baksana bir karış kaymak üzeri’

Kaymak tabakasını okumamışsın belli ki… Yediğin peçete be koçum!  Çileğin tohumu bile İsrail’den gelme!

Herkes uyanık, sen saf…

*

Bizde hile, sahtekârlık çok,  gırla… Sen de hemen zırla… Karpuz kabuğunu ince kıyım yapıp ‘hıyar’ diye cacığa katıp kakalayan var... Ee, hıyarlık sende, insan bir kontrol eder, bir kaşıkta bilemez misin, farkına varamaz mısın birader! Hiç mi damak zevkin yok! Vay hıyar, vay!

Yöresel dediklerine pek inanma, kanma… Köyden geldi derler, halis malis üzüm pekmezi diye yuttururlar sana. Oysa pekmezde üzüm yok. Allah korkusu olan az bir miktar koyuyor üzümü, sonra çay… Aha sana pekmez. Hem de köyden geldi az önce! Teze…

Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu. Dönercilerin önünden geçmiyorum artık. Daha ilk adımda pis kokular geliyor burnuna. Kim bilir içinde neler var, neler. Hangi hayvanın (memlekette hayvan çok) olduğunu bilemediğin cinslerin hayvanın iç organları, bağırsak, hayvan tırnağı, tavuk kırıntıları katan var... At mıdır eşek midir o kısmına girmiyorum bile... Girsen çıkamazsın zaten.

Yeni öğrendim, hazmı kolay olsun veya yiyen “kâbus görmesin” diye değil, rengi tutturmak için lohusa şerbeti de basıyorlar. Oh be, şifa niyetine!

*

Üzüm görmemiş pekmez var...

“Nasıl olur?” demeyin. Musluk suyuna basın glikoz şurubunu ve ver coşkuyu, pardon daya boyayı, bal gibi olur.

“Bal gibi olur” derken, bal da öyle üretilebiliyor gerçekten de... Bal dediğin şekerden ucuz be…

Hal böyle olunca...

Ne yediğimiz belli, ne içtiğimiz. Eh, enayiler olmazsa açıkgözler de acından ölürmüş. Sakın köy ürünü diye semt pazarına gidim demeyin. Hilenin, sahtekârlığın, namussuzluğun kralı semt pazarlarında.

*

Biz hileli meyveyi, süt ürünlerini, balı, pekmezi, yumurtayı yemeye devam edelim. Yeter ki bize yedirenler mağdur olmasın. Biz yiyelim, onlara yarasın.

Benim sahtekârım iyidir, iyi… Biz eşşek olduktan sonra…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol