Cennet ülkemin her tarafı cennetten bir köşe. Doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine kadar uzanan çizgide, tarih var, kültür var, hayat var.
Ah bir de kıymetini bilebilsek!
İmkan buldukça seyahat eden biri olarak, bu mutluluğa erişenlerden biriyim. Güzel ülkemde görmediğim birkaç şehir dışında, çok şükür yüzde 95’ini gezdim, gördüm diyebilirim. Çok istediğim, arzu ettiğim, heveslendiğim halde gidemediğim; Çanakkale, Edirne, Bartın ve Zonguldak bunlardan birkaçı.
Sen tut, Silivri’e kadar git, oradan Tekirdağ’a direksiyonu kır, Edirne’ye gitme. Olacak şey değildi ama oldu. Fakat Allah ömür verirse, bu yıl veya önümüzdeki yıl hedefte Edirne ve Çanakkale var, öncelikle ve özelikle…
*
Tamam da, ‘Silivri ne alaka?’ dediğinizi duyar gibiyim!
Silivri’de ne işim vardı, yoksa…
Deprem öncesiydi, bir gün hem mahallelim, hem de Kahramanmaraş şoförler odası başkanlığını 19 yıl sürdüren, bugün hayatta olmayan Gültekin Çolak’ın daveti üzerine gittim.
Bu güzel ilçeye yerleşmişti. Mütevazı bir hayat sürüyordu.
Yoksa… Düşündüğünüz gibi değildi gidişim. Bugün Tutuklu olan suçlu veya suçsuz bilemem, yargı var, hak var, hukuk var, birçok insanların cezasını çektiği büyük ve ünlü bir kamp haline gelen Silivri, sadece birkaç günlük misafirlik, gezi yeriydi, o kadar.
*
Zannettiniz ki deli dolu yazılar, zaman zaman muhalif çıkışları yüzünden Silivri’ye gönderilen bir gazeteci-yazar tutuklu kaldı.
Allah’a şükür, sadece geziydi, sadece uzun senelere sığan bir tanışıklığın getirdiği bir dostun davetiydi gidişim.
Tatil gibiydi, güzeldi.
Gültekin Çolak’a bir kere daha rahmet diyorum!





