banner1483

Amir Ateş’in segah makamındaki şarkısı bu. Lakin en güzel seslendirenler de merhum Müzeyyen Senar ile Zeki Müren idi.

Sevgili Fırat Görgel…

Maksadım şarkı, makam değil. Şahsına münhasır bir mektup bu.

Bu mektubu sırf senin için yazıyorum.

*

Bilirsin, seni ne çok sevdiğimi… Ama o gün biraz sinirliydin be gülüm. Korktum senin o halinden! Belli ki birilerine, bir şeylere, bir yerlere canın sıkılmıştı. Aslında her şey İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşenir’in gelişi ile başlamıştı. Aslına bakarsan bu meseleyi unutmak, elimin tersi ile kenara itmek, boş vermek istedim. Ancak kamuoyu bu meseleyi o kadar çok dillendirdi, o kadar çok yorumladı ki, bu satırları yazmak mecburiyetinde kaldım.

Bilirsin, zirveden aşağı doğru yuvarlanan kar topuna, dağın eteğine inene kadar hır hış, taş parçaları karışır. Ve büyür! Büyüdükçe de dokunana zarar verir!

Zarar vermesine fırsat verme! Ben öyle yapıyorum, yapacağım! 

*

O, parti binası önünde, hafif çiseleyen yağmurlu günde, araçtan araca seyreden yersiz, tatsız, tuzsuz, gereksiz, hiç yaşanmasını istemediğim diyalog geçse de aramızda, seni benden alamayacağı gibi, beni senden alacağını tahmin etmiyorum.

Şu oldu, bu oldu… Geçtim ve unuttum! Beni bu şehirde en iyi tanıyanlardan birisin. Sana olana sevgimin sınırının olmadığını da bilirsin!

O bunu dedi, şu bunu dedi hepsinden vazgeçtim.

Aramıza kimse girmesin! Gerginlikten nemalanmaya çalışanlara fırsat verme!

Bilirsin ve farkındasın, bu yazıyı günah çıkartmak için de yazmıyorum!

Seni sevmesem, sana açılan gönül kapılarımın kapanmayacağını bile bile bir haftalık gereksiz diyalogu elimin tersi ile kenara atarım, bertaraf ederim!

*

Bak, dikkat ettin mi, her kafadan bir ses çıktı. Herkes olayı farklı algıladı, yorumladı. Belki de bazıları seninle aramızda geçen o tatsız, renksiz, ruhsuz diyalogdan nemalanmaya çalışanlara bile çıktı aramızdan, aranızdan…

“Oh, iyi oldu! Birbirlerine düştüler!” deyip göbek atanların, ellerini ovuşturanların, sinsi sinsi sırıtanların olduğunu duymadım değil. Dili başka, yüreği başka söyleyenleri bilmiyorum sanma!

Sayın Mahir Ünal’ı…

Sayın Ahmet Özdemir’i sevmek kimsenin tekelinde değil, bunu sen de iyi biliyorsun!

Özellikle bu iki ismi telaffuz ettin o gün! Ben pişman oldum, nadim oldum, belki baban yaşındaki insana o lafların edilmeyeceğini bildiğinden sen de söylediklerinden dolayı pişmanlık duymuş olmalısın!

*

Sitem ettin, eyvallah!

Her mihnet kabulümdür! Yeter ki gönüller kırılmasın, tamiri mümkün olmayan hadiseler yaşanmasın! Cam kırılır, bardak kırılır, tabak, çanak kırılır yenisini alırsın, ama kırılan kalbi tamir edecek usta da yok memlekette. Paranın bile gücünün yetmediğini herkes bilirken, beni bilmez mi sandın!

Seni, senden daha fazla sevdiğini söyleyenlerden bin kat daha fazla seven ben…

Sözün özü; sen de unut, kimler unutmadı ki…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol