Bazen bu ve benzeri yazıları yazarken, kendi kendime iç muhasebe yapmıyor değilim. “Aslanım, sen ne biçim Maraşlısın. Zaman zaman, yer yer kendi memleketinin insanını eleştiriyorsun, ayıp değil mi?”

Söyleyene değil, söyletene bakacaksınız!

Ne yapayım, hırsızın hiç mi kabahati yok! Sanki keyfimizden yazıyoruz bunları, sanki yazarken biz vicdan azabı çekmiyoruz, sanki biz bu şehrin evladı değiliz, sanki biz kendi şehrimin insanını, değerlerini, alışkanlıklarını, toplumsal yapısını irtifaya zorlamaktan keyif alıyoruz!

Benim de canım var, benim de vicdanım var, ben de insanım!

Aha damarıma bastınız yine, beni deli divaneye çevirdiniz. Desem ki, “Maraş insanı aklı ile değil, gözüyle hareket eder!” katılmaz, onay vermez misiniz?

*

Aslına bakılırsa bizim aklımız bize yeter!

Her düşünceyi, her inancı, her takımı, her siyasi iradeyi kendi tekelimize alıyor, başkalarına beyin jimnastiği yapma, empati kurma fırsatı ve zamanı tanımadan, ‘Her şeyi ben bilirim!’ modundan kurtulamıyoruz.

O bakımdan da iki yakamız ne bir araya geliyor, ne de bir adım ileri gidebiliyoruz!

Kıçını kır, otur oturduğun yerde!

*

Başkalarının talimatlarıyla, başkalarının emriyle, başkalarının dayatmasıyla, başkalarının akıl tutulması tavsiyeleri ile hareket etmeyen ve onurlu duruş sergileyen seçilmiş ve atanmış herkese eyvallah.

Birilerinin adamı, birilerinin yan kuruluşu, birilerinin destekçisi, birilerinin koltuk değneği olmayı nefsine zül sayıp, oy verenlere ihanet etmeyen, onları temsil noktasında yalnız bırakmayan, sadece kendi sektöründeki insanlara arka çıkıp, başkalarını öteleyen, görmezden gelen seçilmiş her kim varsa, onlara da eyvallah!

Kendini emir kulu, kapı kulu askeri yerine koymayan, kimsenin çantasını taşımayan, talimatla, emirle ‘baş üstüne, peki efendim!’ demeyecek kadar yürekli çıkış ve duruş tavırları olan herkese tabi ki eyvallah!

‘Ben ne dersem o olur, benim dediklerimi harfi harfine uygulayacaksınız, yoksa karışmam haaa!’ dayatması ve tehdidi altında ezilip büzülmeyen, ‘Ben senin kurşun askerin değilim!’ diyebilecek cesarete ve güce sahip, onurunu, nefsini, vicdanını kiraya vermeyen, toplumun sesi ve nefesi olmayı ilke edinen seçilmiş veya atanmış her kimler varsa, (ki bu saydıklarıma gazeteciyim diyenler de dahil) eyvallahın da eyvallahı onlar için!

Ammmma…

Diyet borcu olanlar hariç! Yani aklını, kalemini, yüreğini, mesleğini kiraya verenler hariç! Diyet dedik…

‘Diyet ne mi demek?’, eh ben daha ne deyim size ki, o vakit Ömer Seyfettin’in ‘diyet’ isimli hikayesini okuyun bir zahmet!

*

Son cümlem, Ramazan ayındayız. Kurduğu gönül sofraları ile insanların yüreğine nakış nakış insanlık, hizmet, duygusallık, merhamet, vicdan ve dostluk işleyen Onikişubat İlçe Belediye Başkanı, 1999 Mart’ından  beri tanıdığım, Karasu gibi ciddi ve topluma mal olmuş bir hizmetin, kaynağın ve projenin mimarı sayın Hanefi Mahçiçek’e başarılar diliyorum.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol