banner1483

Yok, yok yumoş kullanmıyor, topu göğsünde yumuşatıp yere indiriyor, çevresine bakıyor, ‘acaba gol olacak pası kime versem!’ diye aklından geçiriyor. Düşünüyor…

Fırat Görgel, futbolu bilir ve oynar da…

Bilir ki topu göğsünde yumuşatanlar genellikle kalecilerdir. Çim sahada top oynayanlar da bilir ki, topu göğsünde klas oyuncular da yumuşatır, yere indirir, oyunu soğutur, hele takım galipse, rakibini sinirlendirme adına taca atmak değil de, hem arkadaşlarını dinlendirir, hem de zaman kazanmaya bakar.

Tik-tok değil, taktiktir bu. Futbolun değişmez kuralı. 

*

Birkaç gün önce, A takımında, yani yürütme’deki değişiklik üzerine, ‘Başkan Fırat Görgel nereye koşuyor!’ başlığı altında bir yazı yazmıştım. İlk arayanlardan biri de kendisiydi.

Allah var, severim başkanımı. Alicenaptır, kalenderdir, azimli, gayretli,  gençliğini ve heyecanını ekibe yansıtmayı bildiği kadar gülümsemeyi de bilir. Suratının asık olduğunu hiç görmedim. Kızsa da, sinirlense de, yüzü pancar gibi olsa da, yine de cümleleri yumuşatmayı bilir, yapar.

Topu önce göğsünde sonra da ayağında yumuşattığı gibi.

*

Tamam da, topu daha fazla yumuşatayım diye ayağında tutamaz. Mutlaka oyuna sokması gerekiyor. Yoksa rakip oyuncudan biri gelir, bir şekilde ayağından alır (yani çalar) ve tehlikeli bir atağa kalkabilir.

Bu da kalene gol olarak dönebilir.

Futbol bu, belli mi olur!

*

Peki, AK Parti İl Başkanı Fırat Görgel bunu bilmez mi?

Bal gibi bilir.

O siyasetin olduğu kadar, futbolun da hafızası. Takım oyununu da bilir, ekip ruhundan da anlar!

O bakımdan sahaya çıkacak, yürüyecek 11’i belirlerken teknik direktöre, hoca’ya yardımcı olur, önerilerini ortaya koyar. Oyunda uyum sağlayacak, gol atabilecek, başarı getirecek, galibiyeti perçinleyecek 11 sahada iken, takım kaptanı pazubantını kolunda taşıyan Fırat Görgel, topu tamam yumuşattı ama daha fazla ayağında bekletemez! Hele takım oyundan düşmüşse, hele takım ruhunu yitirmeye başlamışsa, hele rakip de güçlüyse, üzerlerine üzerlerine geliyorsa, hele hele takım da yenikse…

Topu daha fazla bekletmeden, oyunu soğutmadan, topu oyuna sokması gerekiyor! Manası da yok, taraftarın da tepkisini çekersiniz. Çünkü taraftarın da canı burnunda ve burnundan soluyor!

Pas verirken de, pasın sertlik derecesi önemli. Pas verir gibi yapıp kaleye şut çekerseniz, topun kaleye girme şansını yüzde 50’nin altına indirirsiniz.

Topu ceza sahası içinde, altı pasta bekleyen oyuncunuza vereceksiniz ki, topun kaleye girme şansı yüzde 100’e çıksın!

*

Birkaç yıl önce, futbol ile, özellikle Kahramanmaraşspor ve izlediğim maçlarla  ilgili kritikler yaparken, dostumuz Abid Vanlı, eleştirel bir yorum yapmış, “Topu  görse karpuz zanneder, bir de kalkmış futbol yazısı yazıyor!” demişti.

O’na, lisanslı futbolcu olduğuma dair hatıraları yazınca, fotoğrafları ortaya koyunca, “Özür dilerim, bilmiyordum!” demişti.

Futbolu bildiğim kadar birkaç defa da hakem dövmüşlüğüm vardır!

*

Velhasılı kelam, sevgili Fırat Görgel’in hakem dövüp dövmediğini bilmem, görmedim, duymadım ama siyasetin ve futbolun bir taktik ve ekip oyunu olduğunu, futbolun ruhunu bildiğini, paylaşmanın ve paslaşmanın ne demek olduğunu çok kişiden iyi bildiğine eminim! Kendini bildiği kadar!

Haydi, asılın maça! Kaybedecek zaman yok!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol