banner1483

Bazen çok iyi tanıdığınızı zannettiğiniz insanların başka meziyetlerini, başka huylarını, farklı karakteristik özelliklerini göz ardı edebiliyor, unutuyor ve bilemeyebiliyorsunuz.

Ne zaman ki onu yakından tanıyan, senelerdir birlikte omuzladıkları sorumluluğu başarı ile üstlenen dostların hatırlatması biz de bilmediklerimizi öğrenmiş oluyoruz.

Doğru olan şu; insan bilmediğine yabancıdır. Bir başka doğru var ki, bu gerçek, sevgili Erdal Kanbur’u bu şehirde, Türkiye sınırları içinde ve dünyada tanımayan yok, çıkmaz!

Bazen çok iyi bildiğinizi, tanıdığınızı zannettiklerinizin bilinmeyen yönlerini, hasletlerini ancak dostlarının uyarısı, hatırlatması ile öğrenebilme şansını buluyorsunuz.

Bir önceki yazımda da söyledim, gönül adamıdır, basın dostudur, yüreğinde insan biriktiren kadirşinas insandır.

*

Öyle ki Kanbur ailesi, gerek sektöründe, gerekse siyasi cenahta, gerekse kamuoyu nezdinde, bu şehrini hafızası.

MADO yönetim Kurulu Başkanı, ki üç kardeşin en büyükleri sayın Mehmet Kanbur, tanıtım noktasında, hizmet anlamında on milletvekiline bedel. Gönüllü tanıtım elçisidir O.

Atilla Bey de hakeza.

Babaları, pastaneye adını verdikleri merhum Yaşar amcayı yakından tanıyan birisi olarak, ki anneleri merhum Kadriye Kanbur’un asil azmaz, bal kokmaz dedikleri hayırsever evlatlarıdır.

*

Yeniden Erdal Kanbur’a dönecek olursam…

Sevgili Erdal Kanbur’u yakından tanıyan, ki senelerdir birlikte patron-çalışan statüsü altında, birlikte mesai yaptığı, deneyimli Madoevi Müdürü kıymetli Coşkun Bayarçelik, bakın bizim bilmediğimiz, belki bilip de yazmayı unuttuğumuz ne gibi özellikleri varmış, onu anlattı; “Mehmet ağbim, Erdal ustam ile ilgili şunu der ve özetlemiş olurum. Bazen suyu sert akar öyle olmak zorundadır, bazen öfkesi ahır dağında ki karı eritir, gözlerinden ateş fışkırır bazen de okyanusların en duru en sakin hali gibidir sessiz ve dingindir, bunları bilenlerdenim.

Lakin öyle bir sır vardır ki yüreği bir gül yaprağı gibidir. Elinden ekmeğini al, ye;  ‘niye aldın?’ demeyecek kadar da tevazu sahibidir. Ki bu bağlamda en çok bağırıp, çağırdığı kişiyim ben.

An itibariyle içim acır, darmadağın olur kırılırım ama asla ne kötü söylerim, ne de söyletirim. Hele hele küsmem. O bizim ustamız, ağabeyimiz, arkadaşımız ve bir baba gibi gördüğümüz Babamız. Babalar evlatlarını zavırlar da severler de. Ustamın da, senin de ellerinden öpüyorum. Allah ömrünüzü sağlıklı, huzurlu ve uzun eylesin inşallah! Vesselam!”

*

Ve artık MADO ile özdeşleşen, kurumdan güç alan değil, kuruma güç veren senelerin şefi Veli Arslan… Patronlarını yere göğe sığdıramıyor. Erdal Kanbur’a olan sevgisi, saygısı bambaşka. “Allah onları başımızdan eksik etmesin! Biz aileyiz, büyüklerimizle varız. Madoevi bizim evimiz, yurdumuz, vatanımız gibi.” derken gözlerindeki samimiyet, yüzündeki ifadeler aslında çok şeyi anlatıyordu.

*

Senelerini dünya markasına, bu büyük ve ünlü MADO’ya veren sevgili Coşkun Bayarçelik ve Veli Arslan kardeşlerime teşekkür ediyorum.

İnsanlar sevapları, günahları, doğru yanları ve hataları ile vardır. İnsanın olduğu yerde, zaman ve zemin mefhumu aranmaksızın, çatışmalar, görüş ayrılıkları, farklı siyasi düşünceler olabilir.

Herkesin inancı, tuttuğu takım, oy ve gönül verdiği parti kendisine. Bir kere herkes herkese, etnik köken ayrımına girmeden, takım ve parti tutmadan birbirine saygılı olmak zorundadır.

Sevgili Erdal Kanbur’un yüreğinin, sofrasının ve kalp gözünün açık olduğunu biliyorduk da, daha fazlasına uzaktık.

Öğrenmiş olduk. Malum, öğrenmenin yaşı yokmuş!

Yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol