banner1597

Gül bile, tüm meyve ağaçları bile vaktinde çiçek açıyor. Horoz bile vaktinde ötüyor. Yemek vaktinde yeniliyor, mesai vaktinde başlıyor, maçlar dahi belirtilen saatte başlıyor, aşklar bile vakitsiz olunca ne uzun ömürlü oluyor, ne da yaşama sevincine ortak olabiliyor.

5 vakit namaz bile ezan okunmadan kılınmıyor.

Vakitsiz öten horozun kafasını kesiyorlar. Kuzular, keçiler bile mevsiminde doğuruyor, mevsiminde yenen firik bile daha lezzetli ve vazgeçilmez oluyor.

Aşure yemenin beli bir zamanı, tarihi var. Gazetecilerin bayramı bile 25 Temmuz’du, geçti, önümüzde 10 Ocak çalışan gazeteciler günü var.

Maaşlar vaktinde ödeniyor, çocuklar 6-7 yaşını doldurunca okula gidiyor.

Diyorum ya, her şey vaktinde güzel.  

*

Bu kadar tatavadan sonra asıl meseleye gelelim.

Dondurmanın başkentiyiz, dünyaca ünlü markalarımız var. Ama her ne hikmetse festivalini yapamayacak kadar aciziz. Elin adamı ot’un, ineklerin, dansın-balenin festivalini yapıyor, biz bize has ürünlerin festivalini yapma konusunda geriyiz.

Birbirinden kopuk, birbirini sevmeyen, birbirinin cenazesine katılmayıp, düğünlerinde çocuklarının mutluluklarına ortak olmayan, hastalıklarında bir ‘geçmiş olsun’u esirgeyen, cenazelerine iştirak etmeyi bırak, telefon açıp ‘başın sağ olsun!’ demeyi dahi akıllarından getirmeyen marka ve firmalarımız, dondurma festivali konusunda neden işbirliği, dayanışması içinde olmazlar, olamıyorlar!

Kışın yapmayı mı düşünüyorsunuz yoksa!

*

Sanayi şehrimizde tekstil sıkıntılı günler yaşıyor. İşletmeler birer birer kapılarına kilit vuruyor, vurmayanlar da kapasite küçültüp, işçilerinin büyük bölümünü kapının ağzına koyuyor, yine bazıları da iflas bayrağını çekme yanında, yine bazıları konkordato ilan etmek zorunda kalıyor.

Ucuz işçilik, düşük maliyetler sebebiyle Mısır’a giden gidene, kaçan kaçana!

Kim dur diyecek, kim ‘gitmeyin, kalın kaldığınız yerde!’ diyecek, ben değil. Devletimiz bölgesel teşvikler, maliyeti düşürücü unsurları (doğalgaz, elektrik, asgari ücret gibi) sübvansiyonlarla sanayiciye destek olmalı, pamuk ekim alanları her geçen yıl küçülüyor, hatta yok hükmünde, pamuk ekimini destekleyecek imkânları artırmalıdır.

Yoksa kapananların, gidenlerin ve işsizler ordusunun her geçen gün daha da büyüyeceğinden kimse endişe etmesin!

Vakit varken, ki o da bugün lazım, yoksa yarına koca gelse de bir işe yaramayacak!

*

Şu bir hafta içinde şehrimizin de yangınlarla başı belada. Bakın, Cam Teras’a bile gidişler şimdilik yasaklandı. O bölgede de yangın var. Ilıca tarafında öyle. Zaman zaman Ahırdağı’nın bazı noktalarında.

Devlete hangi birine yetişsin! Yazarımız sevgili Eşref Şekerli’nin dediği gibi, belediyeler birer yangın söndürme uçağı alsalar uhdelerine, bölgelerinde çıkacak yangına müdahale edecekleri gibi, yakın komşu il ve ilçelere de yardıma koşabilirler.

Peki, il veya ilçe belediyelerinin bir yangın söndürme uçağına gücü yeter mi, o kadar paraları var mı derseniz, itibardan tasarruf olmaza misali, lüzumsuz konserleri, etkinlikleri, topluma hiçbir katkısı olmayan dışarıdan yazar-şair-şarkıcı-türkücü getirmezseniz, bütçeyi çar-çur etmezseniz uçak da alınır, filosu bile kurulur.

*

İktidara yaranmak için imam hatip okulu yaptırıp, kendi çocuklarınızı-torunlarınızı Ukrayna’da, Kıbrıs’da, Amerika’da, İngiltere’de okutmak yerine, meslek eğitimine, esnaf ruhu ile eğitim görecek Fen Liselerini açarsanız bedestende babanız mı aralanır!

Sanayi sitesinde çırak yok, kalfa yok. Ee tabi, bakkal dükkanı açar gibi her mahalleye bir üniversite açarsanız, herkesin çocuğu okusun adam olsun derseniz, diplomalı işsizler ordusuna karargah kurar, atama bekleye bekleye ömrünüz tükenir, kız ve oğlan evlenemeyip evde kalır, aha sana aileye yük, sıkıntı. 

*

Yoksa, bana faydası olmayan kilisenin papazını öpmek isterseniz vakit geçmiş olabilir.

Bana, bize bugün gerek, yarın diye bir şey yok.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol