Biri tutarsız, dengesiz hareket ettiği, konuştuğu, yazıp – çizdiği ve o meselenin de toplumda karşılığı olmadığı zaman, muhatabı kınar, ‘ayıp, ayıp!’ deriz.
Yaşına başına bakmadan, karakterini yerlerde süründürerek, başkalarına insani duygulardan uzak yaklaşımla hayvan muamelesi yapanlara deriz ‘ayıp’ diye. Kınarız, yakıştırmayız ağzından çıkanı, giydiğini, yediğini, içtiğini, konuştuğunu…
Yakışıksız kimseler, mevzular için genellikle. Son senelerde, özellikle depremden sonra şirazeyi kaybeden toplum, akli melekelerini mi kaybetti, yoksa deprem yerin atından değil de beynimizin içinden mi geçti bilinmez, tartışılır, çirkin hareketler, argo sözcükler, beden aşağı vurmalar, edepsizlikler meslek oldu desem çok mu ileri gitmiş olurum, arz talep meselesi olsa gerek toplumda çokça ve sıkça rastlanır oldu.
*
Koskoca adamlar. Mutlaka yüksek okul da okumuşlardır. Mutlaka maddi durumları da iyidir, (zira bir gariban adamı, bir işçiyi, bir köylüyü, bir sıradan vatandaşı milletvekili yapmazlar!) fakat bakıyorsunuz yüce mecliste ağızlarına alınmayacak cümleler sarf ediyor, hakaretlerin bini bir para, yetinmeyip bir de ayağa kakarak üzerlerine yürüyorlar birbirinin.
Sanki cenge, sanki savaşa gidiyorlar.
Ağızlarından Gazze’yi, Filistin’i düşürmezler, ‘Seve seve giderim! Gerekirse canımı bile veririm!’ diyenlere; ‘Hadi git, o masum yavrular için, Müslüman kardeşlerimiz için savaş ver!’ dersin, kırk dereden su getirir, yan çizer, bahaneleri üst üste sıralar, ‘Benim şekerim, benim tansiyonum var!’ diyerek meseleyi ıskalamak bir tarafa dini inancını da inkâr eder bu samimiyetsiz duruşu yüzünden.
*
Evet, meseleye geliyorum.
Yüce meclis çatısı altında (son günlerin ana gündemi; zeytinlik alanların maden sahasına dönüşmesi) yasalar görüşülüyor, ya da partisinin bir önemi yok, bir milletvekili önerge veriyor veya kendi sıralarında oturuyor, birbirlerine bağrış-çağrış-hakaretler.
Birbirlerinin ne dayılığı, pardon ayı’lığı kalıyor, ne geri zekâlılığı, ne ahlaksızlığı…
Oy verdiğin, tanı tanıma Ankara’ya gönderdiğin milletvekilini tanıyamıyorsun!
Ayıyı niye küçümserler, hor görürler anlamadım, bizde, Maraş’ta bile varken, insan olmak bu kadar mı zor diye insan soramadan yapamıyor.
Milletvekillerinin tek derdi para, tek kaygıları koltuk. Paraya da tapıyorlar, koltuğa da. Hiç kalkmayacaklarmış gibi, yapışmışlar zamkla, kalksalar kim bilir altlarından ne çıkacak!
Siz kendi içinizde hesaplaşın, didişin, birbirinizi yiyin, ama ayıları da rahat bırakın birader!





