Cadıları nasıl tanırsınız? Hayatınız boyunca hiç cadı ile tanıştınız mı? Bu yaşıma kadar kadınlı erkekli çok cadı tanıdım ve hepsi ile de mücadele ettim. Hepsi de birbirinden, melanet hırkası giymişler gibi beni şeytan taşlar gibi taşladılar.
Zamanımı aldılar, iyi niyetimi çaldılar, duygularıma zincir vurdular, aşıma-işime darbe indirmeye çalıştılar. Büyük cadıları tanıyınca, alış-veriş yapınca, küçük, mini minnacık cadıların ne kadar sevimli ve masum yavrular olduklarını çok daha iyi anladım.
*
İnsanlığın arasına gizlenmiş sözde cadıların nasıl tanınabileceğini düşündünüz mü veya? Neden hep özellikle yaramazlık yapan, çokbilmiş küçük kız çocuklarına yakıştırdığımız ‘cadı’ nasıl bir mahlûk?
Yaşamımızda, sosyal medyada, ya da aile içinde yüzlerce kadın cadılıkla suçlanır, infaz edilirken neden, niçin, niye diye sorduk mu?
Biliyor musunuz, cadılar için kitap bile yazılmış, kitapta yüzlerce kadın cadılıkla suçlanırken, aslında bu infazlar, 2 rahip tarafından yazılmış. Kitabın otoriteler tarafından da desteklenmesi sayesinde gerçekleşmiş.
*
Komplo teorileri, dezenformasyon, siyaset ve iktidar hep el ele. Çok da bir şey değişmemiş.
Hareketleri, minicik gülüşleri ve mimikleri ile bizleri güldüren küçükler kadar cin fikirleri, şeytani bakışları, tutarsız davranışları ile büyük cadılar da dolaşırken aramızda, siyasette cadı kazanı kaynatan, kürek sallayanları gözünüzün önünden ayırmayın!
Nerede ne zaman ne yapacaklarını bilemezsiniz!
*
Komplo teorileri, dezenf ormasyon, siyaset ve iktidar-muhalefet tabi ki hep el ele, yana yana, diz dize, kucak kucağa. Siyasetin olduğu yerde cadılıklar tükenmez, cadılar eksik olmaz, şeytana pabucu ters giydirenler aramızda dolaşırlar, bize de insan suretinde görünürler genellikle, dostmuş gibi davranır, düşmanca hareket ederler, arakamızdan kuyumuzu kazarlar, kazan da kaynadıkça altına odun atıp siyasetten, toplumdan, kurumlardan beslendiklerini görünce ‘her zamanki halleri’ dersiniz, ‘alışmıştık!’ diye umursamazlık içine girersiniz.
*
Bazen çok beyefendi, çok naif, çok nezaket timsali, hatırnaz sandıklarınız, gördüklerinizin başkalarından gizledikleri ikinci maskeyi koltuktan düşünce daha iyi anlar, görürsünüz.
Bazıları göründükleri gibi olmuyor, oldukları gibi görünmüyorlar. Sorsan Hz.Mevlana sempatizanı, sanki müridi, dergâhının odun taşıyıcısı.
Görevden alınır, üzülürsünüz. Şöyle iyi adamdı, böyle beyefendi kişilikti, öyle adam gibi adam dediklerinizin iç yüzünü bilemediğiniz-bilemediğimiz için, bizimle olan ilişkilerini genellemeye alır, dört dörtlü adam sınıfına koyduklarınızın aslında hiç de göründükleri karakterde olmadıklarını duyarsınız nice saatler, günler sonra.
*
Cadı uzakta değildir, şeytan Mekke’de, Medine’de değil, kendi nefsinizdeki, içinizdeki şeytanı taşlar, kovarsanız kalbinizden, cadılar bayramı bile bayram olmaktan çıkar.
Cadı ve şeytan ruhlu kimselerin nasıl bir melanet ruh hali taşıdığını anladığınızda ise; ‘Vay be, nasıl da tanıyamamışım. İnanmıştım ona, güvenmiştim. Naif, beyefendi adamdı derdik. Meğer şeytanın ta kendisiymiş!’ rozetini yakanızdan çıkarır atarsınız.