Her zaman güç, cesaret, kahramanlık gibi kavramlar kadınlara çekici gelmiştir. Kadınlar, doğaları gereği gücü ve güçlü erkeği severler. Bilim insanları bunun soyun devamı için gerekli olduğunu söylüyor. Ancak güç dediğimiz şey, zamana ve coğrafyaya göre değişiyor. Kimi için güç, karşısında büktüğü bilekler kadardır; kimi için taşıdığı yük kadar. Kimileri en cesur olanı güçlü bulurken, kimileri gücü makamla ölçer. Rütbesi en yüksek kişi en caziptir.
Ancak günümüzde neredeyse tüm coğrafyalarda gücün en önemli simgesi para. Çünkü artık bir erkeğin en büyük gücü, ona açılan kapılarla ölçülüyor.
*
Paranın her iki taraf için de önemini küçümsemek elbette aptallık olur. Ancak genelleme yapmak gerekirse, ekonomik kaygılardan arınmış, kendi ayakları üzerinde duran, eğitimli kadınlar içinse paradan çok, o parayı kazanabilme gücü yani zeka daha çekicidir. Çünkü zeki ve eğitimli bir adamın olaylara bakış açısı, hayatı yorumlama biçimi farklıdır.
*
Erkeklerin tercihlerini incelediğimizde ise manzara farklı. Kadınların aksine, zeka çoğu erkek için belirleyici bir kriter değil. Bir kadın ne kadar zeki, ne kadar donanımlı olursa olsun, çoğu erkeğin terazisinde güzellik ağır basıyor. Erkek için kadının konuşabiliyor olması çoğu zaman yeterli. Yani dertlerini anlatabilecek kadar konuşsun, gerisi önemli değil. Hatta mümkünse daha az konuşsun!
*
Üstelik işin en ironik tarafı karşısındaki kadının onu ne için seçtiğiyle de fazla ilgilenmiyor. Parası için, makamı için ya da zekası için... Fark etmiyor. Çünkü çoğu erkek, “Sonuçta hepsi bende var” özgüveniyle hareket ediyor. Onun asıl meselesi, en genç ya da en güzel kadını seçerek gücünü diğer erkeklere kanıtlamak.
Tabii ki bu sözler herkese değil ama çoğunluğa bakıldığında tablo bu. Eğitimli ya da eğitimsiz fark etmiyor, erkeklerin büyük kısmı için denklem aşağı yukarı aynı şekilde işliyor.
Yüreğine sağlık Pınar Erişen!
NOT; Yazının devamı var…