Sokak dedik diye aklınıza hemen son günlerde, televizyon ekranlarında izlediğimiz sokak eylemleri gelmesin. Sözüm meclisten dışarı, yorumlarımız o sokaklardan ari.
Kimse, ben dahil, doğduğu sokağa (Divanlı mahallesinde, İnceyol) düşman olmaz. Olmaması lazım. Şimdi doğduğumuz, büyüdüğümüz sokaklarda oturmuyorsak da, hatıralarımız o sokaklarda kaldı.
Oyunlarımız, hüzünlerimiz, aşklarımız, okul günlerimiz.
Çünkü sokak bir kültürdür. Caddede doğup büyümüşsen, marketten veresiye ekmek alamazsın. Selam versen karşılık bulamazsın, emanet bırakamaz, evinin anahtarını güvenemezsin.
Ama sokak öyle değil. Aile gibidir sokak. Sizin için nedir ne ifade eder bilemem de, bugün sokakların dili farklı sesler çıkartmaya başladı.
*
Sokak röportajları sosyal medyada sık-sık yayınlanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi, omuzuna bir kamera, eline bir mikrofon veya telefon alan kendini gazeteci zannediyor ve sokağın dilini kamuoyuna uzatıyorlar. Kendi dilinden aciz olanlar sokağın dilini uzatıyor vatandaşa.
Sokaklar toplumu tahrik etme mahalli değildir. Bunu yapanlar da gazeteci değil zaten. Meczup onlar, şarlatan onlar, klavye canavarı onlar, sosyal medya maymunu onlar.
Halkı, milleti provoke eden kişiye gazeteci denmez zaten.
*
Bendeniz Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’a hak veriyorum. Gazetecilik kutsal meslek ve bu işten ekmek yiyenler kamu hizmeti görüyorlar.
Yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet diyorlarsa, söyleyenlerin bir bildiği vardır.
Sokak kültürdür, yaşam alanıdır, hayattır, mahallenin kalbidir, sokak sade vatandaştır. Ama vatandaş da sokak kendisinin diye eline mikrofon alıp, omuzuna kamera koyup halkı kin ve düşmanlığa sevk etme alanı değildir.
*
Sokak can, hayatsa, korkulacak mahal değilse, yok saymamız mümkün değilken, çocukluğumuzun geçtiği yerler iken sokakları eylem alanına çevirme noktasında iyi niyet kavramından uzak görüp ideolojik emellere ulaşmanın aracı, mekanı, mahali değildir.