Ne yazık ki sadece serseriler olsa gam değil, meczuplara, şarlatanlara, sosyal medya maymunlarına da yol verdik.
Onları birilerinin eliyle, ‘hadi oğlum, hadi kızım, aslansın, kaplansın!’ diyerek birilerinin üzerine cebine üç-beş kuruş koyarak, lüks otellerde yatırarak, hak etmedikleri destekleri vererek, olmayan yeteneklerini gözümüzde büyüterek, şımarttık, besledik, semirmelerini sağladık ve nihayetinde vatandaşın başına bela ettik.
Öyle ki dışarıdan ithal bayan gazeteci bile getirttik, birilerine vursun, kırsın, döksün diye. İtibar suikastını, haysiyet cellatlığını, bilmeden-düşünmeden girişilen linç hareketlerinden medet umduk!
Onlar da semirildikçe şımardılar, kendilerini bir halt zannettiler, ‘vay be, biz neymişiz de haberimiz yok!’ havasına soktuklarımızdan şimdi yakınıyoruz!
Onları bu hale biz getirdik. Siz getirdiniz, siz. Onlar bizim-senin, ötekinin eseri!!!
*
Hani zengin, fakat başkalarını küçümseyen tavırlarla yetişmiş, görgüsüz ve başkalarını ezmeyi marifet sanan küstah biri ile gariban birisi karşı karşıya gelmişler dar köprüde, ki o garibanın da Diyojen olduğu söylenir, Diyojen köprüden geçme adına nezaketle kenara çekilmesini ister.
Kalantor, şımarık ve kendini dev aynasında gören, dağları ben yarattım diyen, muhatabının kılık ve kıyafetine bakarak kendince not veren adam, ‘Ben bir serseriye yol vermem!’ der.
Gülümser Diyojen, ‘Ben veririm!’ diyerek adamı serseri yerine koyar. Bilge bir kişinin ustaca verdiği, nezaket dolu cevap bu kadar olurdu ancak.
*
Bugüne kadar kimlere yol vermedik, kimlerin önünü açmadık, kimleri başımıza taç ettik, kimleri gözümüzde olduğundan fazla büyütmedik, kimleri çöplükten, çukurdan ve merdiven altından alıp zirveye taşımadık, kimlere hayatta görmediklerini yaşatmadık, kimleri insan yerine koyup toplumun bir adım önündeki ‘basın mensubu’ kılığına sokmadık, kimlerin isminin başına ‘güzide’ kelimesini koymadık.
*
Kurumlar, iş dünyası, işletmeler, hizmet sektörleri, siyasi partiler, isminin başında ‘başkan’ yazan bilumum sözüm ona etkili ve yetkili kimseler, başkalarının eksilerinden medet umup, kendi siyasi ikbal ve şahsi çıkar sağlamak için kullanışlı serserileri başarına bela ettikleri için acaba şimdi ne düşünüyorlar.
‘Eyvah! Biz nerede hata yaptık!’ diye özeleştiride bulunuyor, pişman oluyorlar mı?
Ektiğimizi biçiyoruz-biçiyorsunuz desem, özeleştiride bulunsam ne dersiniz bilmem de, serserilere değil sadece, kenar mahalle dilberlerine, şırfıntılara da yol verdik de ona yanarım!