Burası Türkiye azizim, atılıyormuş.
Aslında haber eski olsa da, günümüze uyarlanması meselesinde yeni sayılır ve güncelliğini koruyor bu tür absürt haberler.
Bilgi ve belge sahibi olmadan fikir sahibi olduğunu zannedip, insanların özel hayatını deşifre edebilecek kadar cibiliyetsizleşenleri, tehdit ve şantajı meslek edinerek gazetecilik ilkelerini yerlerde sürdürenleri dövmek, Ahırdağı’na kaldırmak insani değil, ama hak aranacaksa Adliye Sarayı Üngüt’te.
*
Bizim mesleğin kaderidir, birini översiniz, beki de zaman zaman duygusal davranıp hak etmediği cümleleri kullanırsınız yazınızda, arayıp bir teşekkür etmez, ‘Canım zaten ben ünlü bir insanım, mecburen beni övecekler. Kaldı ki o arkadaş bizden, bize dokunmaz, aleyhimize haber yapmaz!’ modunda düşünürler, kendilerini vazgeçilmez zannettikleri bir tarafa, gazeteciyi kendine mahkum ve mecbur sayarlar.
Bir de kasılır, olmayan özgüvenini yakınları ile paylaşır üstüne üstlük!
İlan vererek, abone olarak gazeteciyi susturduklarını, kullandıklarını düşünürler.
Yok ya, ananız güzel miydi o kadar!
*
Habere gelince… Çanakkale’nin Lapseki ilçesinde, yerel bir gazetede muhabirlik yapan Yaşar Çırak, bir belediye meclis üyesi ile ilgili haber yapar. Görevini ifa etmiştir artısıyla, eksisiyle. Belediye meclis üyesine biraz dokunmuş olmalı ki, ‘neden lehime haber yapmıyorsun!’ diyerek darp etmiş.
Vay terbiyesiz, vay saygısız vay! Gazeteciye diyorum, koskoca belediye meclis üyesinin nesi var aleyhine haber yapacak. İli için, ilçesi için çırpınmıştır, kendine değil, ilçesine adamıştır kendini, rantı düşünmeden, cebini ve banka hesabını düşünmeden ilçenin hesabı içindedir, ne diye aleyhine haber yaparsın, ayıp değil mi???!!!
Yine de o gazeteciye aferin, doğru bir tane değil mi, bildiğim yoldan şaşmam demiş, ısrarını sürdürmüş.
Belediye meclisi üyesi şımarık, küstah biriymiş demek ki, belediye başkanı da gazeteciden özür dilemiş. Aferin, erdem sahibiymiş.
*
Bizde de var böyle langir lingirler.
Gazeteci geçinirler, onun bunun malında, mülkünde, açığında, gediğindedir gözleri. Dedikodu ile, iftira ile, asılsız ve mesnetsiz iddialarla çıktıkları yolda, bir de araştırmacı-gazeteci kılıfı uydururlar kendilerine, uyduruk adamlar, amaçları tehdit ve şantaj ile ondan bundan para sızdırmak, koparmak!
Böylelerini yani sosyal medya maymunlarını, klavye şövalyelerini, sosyal medya şarlatanları Ahırdağı’na kaldırmak, eşşek sudan gelene kadar dövmek farz mı, sünnet mi, caiz mi, müstehak mı, bilemedim.