Öyle bir toplum olduk ki, neye ve kimlere tepki vereceğimizi bilmiyoruz. Tevekküle sığınıp kaderimize razı yaşarken, tuttunuz bir pasta aldınız herhangi bir yerden.
Daha önceleri çok kez haberlere çıktı, yok içinden çivi çıktı, yok fare pisi çıktı, yok sigara izmariti çıktı diye ortalığı velveleye vermek bir yana, firmayı topa tutuyor, demediğimizi bırakmıyor, bir küçük yabancı madde yüzünden haklı olarak kıyameti koparıyorken, şehrimizin deprem sonrası her tarafı inşaat alanı.
Şantiye alanı diyelim Türkçesi.
Meseleye geliyorum.
*
Her ne kadar bir yıl öncesine kadar hareketlilik zayıflasa da, beton mikserlerin biri geliyor, biri gidiyor. TOKİ, EPP ve Emlak Konut’un inşaatları yanında, yerinde dönüşüm için kolları sıvayan hak sahipleri, kış gelmeden başlarını sokacak evlerine kavuşmak için zaten şehirde iş yapacak müteahhit de kalmadı çoğu dışarıdan gelme, bizdekilerin çoğu içeride-tutuklu, neyse…
Araya gireceğim, dışarıdan gelen taşeron veya müteahhitler, her ne hikmetse şehrimin esnafından çöp bile almıyorlar. İnşaatların alt malzemeleri bile dışarıdan gelirken, bizim inşaat malzemesi satıcısı kardeşlerimiz, şehre ekonomik anlamda bir gram katkısı, faydası olmayan müteahhit ve taşeron firmaları ayıplıyor, kınıyor ve lanetliyor.
*
İnsan hayatı, sağlığı her şeyden önce gelir.
Yeniden mikserlere, beton kalitesine dönüyorum. Ev alırken çocuk odasını, televizyon odasını, yatak odasını, salonunu, oturma odasını, içinde birkaç banyo ve tuvaleti arıyoruz, fakat binanın inşaat kalitesine takıldığımız yok.
Metrekaresi ve balkonu da geniş olursa, tadından yenmeyecek! İnşaat kalitesi, yapı denetim firmasının denetimleri, malzeme kalitesi, işçilik kalitesi..
Onları düşünmüyor, aldırmıyoruz. Ev büyük, 2 banyo, 2 tuvaleti olsun, yeter!
Peki inşaat betonların kalitesini kim ölçüyor. Mutlaka çıkış yerinden önce yetkili mühendisleri gerekli kontrolleri yapıyordur. Aylardır, senelerdir günah keçisi ilan edilen, hedef tahtasına konulan yapı denetim firmaları mutlaka işi daha çok ciddiye almış olmalılar. Bireysel sorumlulukları kadar vicdani ve insani sorumlulukları da vardır mutlaka.
Zaten depremden sonra ehli olsun olmasın, herkes inşaatçı, herkes müteahhit, herkes taşeron, tekstil nasıl olsa battı gitti, fabrikasını kapatan beton işine sarılınca, eh kazanç da büyük mutlaka, fakat betonun kalitesi ne alemde birader!
*
İnanıyor muyuz?
Güveniyor muyuz?
Malum, deprem yıkmaz, binalar yıkar dedik senelerdir. Temele 8’lik demiri döşeyenler, malzemeden çalanlar, kalitesiz beton dökenler, temeli inşaat alanının yüzünden atanlar, bu arada ister istemez inşaat ustası kesilenler, müteahhide taş çıkartacak kadar müteahhit olanlar, acaba beton kalitesinden ne kadar haberdaralar!
6 Şubat’ta bir facia yaşadık! Allah bir daha göstermesin! Canlarımız gitti, hatıralarımız, hayallerimiz, birikimlerimiz gitti enkazla birlikte.
O kadar inşaat alanları görüyorum, yine de soramadan duramıyorum, bir pastadan çıkan yabancı bir maddeye gösterdiğimiz tepkiyi, velveleyi, hassasiyeti, acaba hayati derecede önem arz eden beton kalitesi için de gösteriyor muyuz?
Hayır, yok mu dediniz! Yapmayın ya!