Bu sözü bizim Maraş’ta bilmeyen çıkmaz! Ne denilmek istenileni de. Yaşı 60 veya üzeri olanlar İsmail Kıllıoğlu’nun televizyonlarda gösterilen ‘Oynaş’ dizisini de izlemişlerdir. Kimin eli kimin cebinde misali, toplumsal duygulardan, milli ve manevi değerlerden kopuk ve toplumsal ahlaktan uzak kirli ilişkiler yumağı. Birine güvenerek aday olmak, araba veya ev almak ya da evlenmek işyeri açmak, seyahate çıkmak vs…
En çok da seçimlerde yaşanır bu güven sorunu. Biri birine söz verirken, ötekine göz kırpar, kim bilir beklentileri vardır, vaader sıralanmıştır, tamam der, okey der, ‘senden başkasına mı oy vereceğim!’ diye güvendirir, ama gider oyu karşı mahalleye kullanır.
Bu tür seçimlerde kim kime, kaça satılır, borsasını, piyasasını bilen varsa da herkes bu meselede gıkını çıkartmaz, çıkartamaz!
*
Gerek mahalli, gerekse esnaf oda seçimlerinde herkes birbirinden söz alır, söz verilir. ‘Tabi canım, senden iyisini mi bulacağız, oyum senin abi’ diyenler, asında öteki mahalleye göz kırpmıştır ama tanışıklığı vardır, arkadaşıdır, içi başka dışı başka söylem siyasi arenada rağbet gördüğü için ‘söz verirken sarhoştum!’ der gider oyunu öteki adaya kullanır.
Paralar havada uçuşur, varsa eski aidatları silinir, delegeler, üyelere hediyeler hediyelere boğulur, ancak seçim zamanı üye veya delege her neyse, gider aklındaki, inandığı, güvendiği veya beklentilerine karşılık verebilecek, talep ve ihtiyaçlarını karşılayacak adaya gönlünü kaptırır.
Her devirde, her dönemde yaşandı bunlar, yaşanmayacak diye de kayıt yok, kanun hükmünde kararname de…
*
Söz alan, ‘kesin oyum senin!’ riyasına güvenen, inanan aday daha ilk günde havaya girer, seçimi kazanmış edasıyla sağda solda çalım satar, hava basar. Gittiği her kapıdan eli boş dönmemiştir, bu tür seçimlerde, kongrelerde iki yüzlülük prim yaptığı için, dereyi görmeden paçayı sıvayanlar çoğunlukla hayal kırıklığı yaşarlar.
Aday güçlüyse, vitrinde ise, vizyon sahibi ise ve kendine güvenme bir tarafa, geçmişte üyeler üzerinde olumlu etki, iz bıraktıysa, seçimi çantada keklik görmesinde sakınca yok.
Ama ilk defa giriyorsa yarışa, bazen adatılır, kandırılır. Oynaşa, pardon üyeye, delegeye güvenip yola çıkan yolda kalır genelde. Zaten seçimin üzerinden iki gün geçmeden de adı sanı unutulur gider!
Çünkü horoz ötmüş, dava bitmiştir. Samimiyetsizliğin, riyanın, iki yüzlülüğün yaşandığı her ortamda her söze inan8mayacak, her vaade kanmayacaksın!
*
Şu sıralar, esnaf odaları içinde en hareketlisi, kulisi en yaygın, vaadlerin havada uçuştuğu, adayların iddialı oluşunu kamuoyunun benimsediği lokantacılar ve pastanecilere odası yaşanıyor. Bakalım 2 adaydan, yani senelerin başkanı, bu sektörde marka haline gelen Erdal Kanbur mu, yoksa yola iddialı çıktığını söyleyen Hacı Fidan mı zirveye tırmanacak olan?
Daha 4 ay var, o güne kadar kim öle, kim kala. Sonra, bu seçmenin, bu üyelerin, bu delegelerin yatacak yeri yok, sağ gösterir sol vurur, ne önlerinden gidilir, ne arkalarından! Çünkü samimiyet yok!
*
NOT: Bu başlıktaki bir başka yazım, yani esnaf oda seçimlerine dair yorumlarım çok yakında, yine bu sayfada olacak! Bakalım, kim oynaşa (pardon üyeye) güvenip evsiz kalacak, göreceğiz!