İnsan hayatı sadece bizde mi ucuz, yoksa düşen enflasyon ile birlikte Türkiye’de de mi ucuzladı bilemem, lakin şu son yaşanan rezalete isim bulmakta zorlanıyor insan.
Ahmak diyorsam hemen Üngüt’e koşmayın, isim değil muhatabım, kurum. Hoş koşsanız, iki ayak da ödünç alsanız ne yazar! İnsan sağlığı üzerine eğitim almış, beki de doktora yapmış, yüksek lisans sahibi olmuş kimseler, kurumlarında sağlık skandalına imza atarken acaba hiç mi vicdanları sızlamadı?
Sen tut, Aile Sağlığı Merkezi önündeki çöp konteynerine maske ve diğer tıbbi malzemeler at. Nereden baksan sakat, nereden baksan yanlış, nereden baksan insan ve çevre sağlığı hiçe sayılmış.
*
Aile Sağlık Merkezlerinde, tıbbi ihtiyacı bulunan hastalara verilmek üzere muhafaza edilen maskeler, nasıl oluyorsa, ki büyük bir ciddiyetsizlik ve ihmal söz konusu muhtemelen, yaşanan su teması sebebiyle maskelerin kullanılamaz hale gelmesi, aktif olarak kullanılmayan eski mini hasta çağırma cihazları da arıza nedeniyle işlevlerini kaybedince, sorumsuz sorumlulukça çöp konteynerine atılıyor.
İşin, meselenin özü bu.
*
Tıbbi malzemeler özel araçları ile imha edilir, öyle ortalıkta kabak gibi gezinmez, dolaştırılmaz ve rast gele yerlere atılmaz!
Yok insan ve çevre sağlığını hiçe sayıyor, bunu göze alıyorsanız, meydan sizin, kim tutar sizi, çevreyi kirletin, insan hayatını riske sokun!
*
Sır Barajının kirliliğini kimse görmek istemiyor. En son Milletvekili İrfan Karatutlu mecliste gündeme taşıdı. Zaten ondan başka şehrin ana gündemine parmak basan yok. Ha, söylese, konuşsa, bağırsa çağırsa ne, ne değişecek, hiç!
Canlı hayat kirlenmiş, balıklar ölmüş kimini umurunda.
Bir de, fabrikaların kimyasal atıklarını da geçtik, ki alıştık zaten onların özellikle saat 5’ten sonra bütün arıtma sistemlerinin kapaklarını açtıklarına, bir de Aksu’daki mezbahaneler var, hayvanların atıklarını, kanlarını baraja gönderiyorlar, sonra da memleket sever, şehir milliyetçisi kesiliyorlar başımıza. Balıkların halini gören alıklar ne düşünüyor acaba bu meselede?
Nereden baksan ahmakça desem, acaba beni Üngüt’e, Silivri’ye gönderirler mi?
Kafamı koparırlar mı?