Siz de biliyorsunuz, farklı kimlikler, farklı karakterler, farklı maskelerle insan içine çıkanların, özellikle bireysel çıkar içinde olanların samimiyetsizliklerini çok dinlediniz, çok şahit oldunuz.
Belki de uzayan dal bizden olsun diye düşünüp, bizim partinin adamı dediniz ve ‘aman canım, boş ver!’ deyip geçiştirdiniz.
Öteki mahallenin takımından ise adam yerine koymayı bırakın her hareketine faul çalmayı siyaset saydınız, saydık Türkçesi.
Ne severken samimi olduk, ne söverken, ne de överken. Çoğu zaman ipin ucunu kaçırdık, dengeleri koruyamadık, terazinin kefesinin birine elimizi koyarak bizden olanı daha çok sevdik, saydık!
İster siyasetçi, ister işadamı ister gazeteci (gazeteci kılıklı olanları saymıyorum) ister sivil toplum kuruluş kanaat önderleri, ister esnaf, hiç önemli değil, fark etmez, bu araba da buraya park etmez!
*
Konuşunca ağzından bal damlıyor zannedersin. Cümleleri kulağa hoş geliyor.
Tepki koyduğuna para gönderiyor, davetiye çıkartıyor, neden niçin diye soruduğunda yanlışlık olmuş cevabı.
Yerseniz!
Samimiyet testine soksanız sınıfta kalırlar!