Biz görme engelli vatandaşlarımızı kastetmiyoruz. Gönül gözü kapalı olanları dilimize doluyoruz.
Sümmehaşa, her şeyi bildiğini, gördüğünü söyleyen, ama kendini ifade edemeyen, aslında bir şey bilmediği iççin bunu gözlemeye çalışan, gitmediği yer hakkında ahkâm kesen, bilmediği meselede kendini filozof yerine koyan, iğnenin deliğinden Bağdat’ı gördüğünü söylese de bile önünü göremeyen çok zavallı tanıyorum bu şehirde.
*
Her ne kadar duymuş, okumuş olsanız da, aşağıda anlatacağım fıkra tam da başlığa uygun düşecek.
Kamuya ait bir arsa alınmış. Büyük… İlgili bakanlık bir bekçi tutmuş. Bir müddet sonra; ‘Efendim bekçi tuttuk ama bunun yemeği var, maaşı var, kontrolü var, başına bir şef atamamız gerek!’ denildiğinde, kabul görmüş bu teklif, bekçinin başına bir şef atamışlar. Şef olunca müdür olmaz mı, ona da kabul demişler.
Şimdi alanda üç kişi olunca bunların maaşını hesaplayan muhasebe müdürüne ihtiyaç var. Onu da atamışlar. Mutfak için satınalma, ahçı, servis arabası, şoför, onunu adamı, bunun torpillisi, berikinin siyasetçi akrabası derken, sayı arttıkça artmış.
Nihayetinde, çokbilmişler, ‘Efendim o kadar insan çalışıyor. Bunların başına bir genel müdür atamamız yerinde olur!’ teklifi de bakanlıkça onay görünce, kadro şiştikçe şişmiş.
Tabi bunun bir maliyeti var, bakmışlar ki masrafın altından kalkılamıyor, tasarrufa gidilmesi gündeme gelmiş.
İlk iş olarak bekçiyi işten çıkartmışlar. Yani kabak bekçinin başına patlamış.
Gözleri açıldı ya, ondan!
*
Bir siyasi partinin azıcık da olsa ucundan tutunca kendini siyaset allamesi yerine koyan, her meselede, özellikle şehir adına ahkam kesen… Oysa düne kadar dağdan gelmişti, siyasetin s’sinden anlamazdı, davarı bırakıp gelmişti, edem şimdi siyasetçi, maşallah bilmediği yok, bıraksan Maraş’ı idare edecek!
Gözü açıldı ya!
*
Eline bir kamera, bir telefon alan gazeteci kesildi başımıza!
Edebiyle, dürüstlükle, gazetecilik etik kuralları ile buluşmak, özdeşleşmek yerine tehdidi ve şantajı para kazanmanın en kolay yolu olarak düşünmüş, görmüş olmalı ki, paraya para demediği gibi, gazeteciliğinde dibine ayran suyu döktüler.
Sosyal medya denen lanet olası iletişim aracında, insan onuruna zarar veren, insanların aile düzenini allak bullak eden, iş hayatına bile darbe vuranlar baktılar ki bu işte para var, devam dediler ve pıtırak gibi de çoğaldılar.
Gözleri fena açıldı.