İnsan bilmediğine yabancıdır. Kaldı ki, tanımadığınız, bilmediğiniz, oturup iki kelam etmediğiniz insanlar için yorum yapmak da çoğu zaman insanları yanıltır, hataya sürükler. Ki ancak tanıdıktan, iki kelam ettikten, bir sofrada yemek yedikten, kısa süreli de olsa bir yolculuğa çıktıktan sonra o kişi hakkında bir kanaati oluşuyor insanların.
Bu duygularla tanıdım Kamil Dalkara’yı.
Önceki yıllarda belediye başkanı olduğunu patronum Mehmet Fiskeci söyledi. Söyledi ve ekledi ki, Pazarcık ve yöresinde olduğu kadar, Maraş sınırlarında çok sevilen bir sima.
Siyaseti olduğu kadar, iş dünyasının da önemli bir ismi olduğunu eklemeden yapamadılar.
*
Mayıs ayının son gününde büromuza gelince tanışma fırsatı buldum. Birlikte kahvaltı yapılırken siyasete konuşuldu ağırlıklı olarak.
Dikkat ettim, kararlı, özgüveni olan birisi. Hem partisini, hem de kendini ifade ederken gözlerindeki ışıltı ikinci güneş gibiydi.
Aydın ve aydınlık bir yüzü, geleceği vaat ederken, milletvekili olmasını isteyenlerin başında ben geldim o dakikada.
Patronum sayın Fiskeci kadar, yine değer verdiğim, önemsediğim gazeteci ablam Neşe Yıldızhan da övgüyle bahsetmişti birkaç kez. Onlara konuşunca, Dalkara’yı tanıma ve onunla tanışma isteği daha da büyüdü bende. Nasıl biriydi, nasıl düşünür, nasıl konuşur, milletvekili olursa neler yapabilirdi?
*
Bir arada iken, kahvaltı masasında ve balkonda kahvelerimizi içerken, falına bakarken, geleceğinin aydınlık olduğunu söylemedim desem yalan olur.
İlkeli, ne dediğini bilen sayın Dalkara, meclise gitmesi gereken biri diye düşündüm. Belki henüz benim için kapalı kutuydu ama patronumun ve sayın Yıldızhan’ın söylemlerinden yola çıkarak, onun kariyeri zengin, dürüst, kaliteli bir siyasetçi olduğuna, olacağına bir kere daha kanaat getirdim.
Ve onu tanımaktan son derece de mutlu oldum.
Ne diyelim?
Yolu açık olsun, bahtı da… Bol şanslar sayın milletvekilim…