Birkaç gün önce bu meseleye kısa kesitler halinde aktarmış, bilgilendirmiş, dikkatleri bölgenin üzerine çekmiştim. Şayet bu yer altı zenginlikleri yeryüzüne çıkartılırsa, işlenilirse, bölgenin çehresi, kaderi değişir, insanların yaşam kalitesi artar, bölge ekonomik olarak güçlenir, kalkınır, bu güçlenme, bu kalkınma şehrin geneline sirayet edeceğinden, herkesin dikkati bu bölge üzerinde yoğunlaşır demiştim.
*
Hiç dikkatinizi çekti mi, ki senelerdir her geçişimde dikkat etmişimdir, Bertiz yolu üzerinde, Yedikuyular’ı geçtikten sonra, Teras denilen bölgeden itibaren (sol cenah) dağların, yamaçların rengi dikkatinizi çekti mi?
Kıpkırmızı. Bakır madeni yatıyor altında. Ve bu rezerv alanı, bu damar neredeyse 8-10 kilometre devam ediyor. Uzun bir damar açıkçası. Fakat bakir, fakat bugüne kadar el değmemiş, kimsenin de işlemek, çıkartıp hazinenin üzerine konmamış. Kimse zengin olmayı akıl edememiş.
MTA’yı devreye sokmak kimsenin aklına düşmedi mi?
*
Gelelim kısa kesitler halinde sunduğum, özetlediğim diğer yeraltı zenginliklerimize.
Boyalı’ya giderken köprünün solunda, hemen hemen köyün girişinde, İdris Eryılmaz’a ait (boruların döşendiği, mal sahibince çalışmaların yapıldığı biliniyor) bağın-tarlanın içinden, 800 metreden çıkan 65 derecedeki sıcak su. Termal su mu, yoksa normal su mu, kimse çıkıp bir açıklama yapmıyor. Düşünün 65 derece sıcaklıkta. İnsanın üzerine dökülse haşlanır. Kaynar su nihayetinde.
İdris Eryılmaz dostumuzu aradım. Kendi çabası ve imkanları ile çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi sadece.
*
Yine aynı bölgede, bu kez köprünün sağındaki Köşkerler Obası civarında çıkıp vatandaşın sobasında yaktığı kömür rezervi. Ben o kömürün içinde olduğu sobadan ısındım. Müthiş bir kalori yüksekliği. Kok kömüründen daha kaliteli olduğunu söylüyor köylüler.
Fakat şimdiye kadar bu zengin kaynak, damarı işletmek, MTA ile irtibata geçip bölgenin-toplumun hizmetine harcamak aklına gelmemiş olmalı ki, kendi gücüyle, kazma-küreği ile çıkaranlar evinde kullanıyor.
Ben o sobada ısındım çünkü.
*
20 sene önce çıkarttığım MANŞET Gazetesi’nin ilk sayısında haberini de yapmıştım, Kılağlı’da çıkıp da üzeri örtülen, iddiaya göre dış güçlerin çıkarılmasına izin vermediği petrol kaynağı-kuyusu.
Aradan geçen süreçte kimsenin kılı kıpırdamamış, ne ilginç, ne tuhaf!
Bu yeraltı zenginliğini, dışa bağımlı olduğumuz petrol bizde çıkıyor, fakat üzeri kapatılmış. Kim kapattı, hangi güçler müdahale etti, niye Türkiye Petrolleri bu işe el atmadı, bilen yok. Bölge halkı da biliyor, lakin ilgili bakanlıklara, genel müdürlüklere, birimlere ulaşıp bu kaynaktan söz etmek kimsenin aklına gelmemiş. Niye acaba? Birileri tekere çomak mı sokuyor, kim neyin hesabında, peşinde?
*
Kışın en çok karın yağdığı, kaynak su oluşturduğu Taşpınar Vadisi’nden, daha ileri gidildiğinde göl oluşturup, dümdüz ova bilinen bölgeden hatırı sayılır bir iş adamının 20 dönümlük alanı aldığını yazacağım.
Bu yazdıklarım hayat bulsun, hayata geçirilsin, bölgenin çehresi, kaderi değişir. Kaderiniz kara değilse, Kader mahallenizin deli kızı değilse şayet!
Ortada, bölgede bir hazine var, yeraltı zenginliği var. İlgisizlik mi yaşanan, duyarsızlık mı, bilen yok. Daha ne bekleniyor, neyi bekliyorsunuz!