31 Mart mahalli seçimleri bitti ama tartışmaları son sürat devam ederken, bu tarihte temsil gücü AK Parti’den Cumhuriyet Halk Partisine geçti, Harun Vicdan ilçenin yeni başkanı.
Önce çiçeği burnundaki Başkan sayın Vicdan’ı tebrik ediyorum. Dilerim halkın kendisine olan güvenini, teveccühünü boşa çıkartmaz. Sadece CHP’lilerin değil, tüm ilçe halkının, özetle kendisine oy veren vermeyen herkesin başkanı olur.
Bu dilek ve temennimiz, seçilen tüm başkanlar için geçerli.
*
Seçim bitti, yani horoz öttü dava bitti misali, bu 20 milyonluk borç meselesi gündeme gelince, dikkat ettim, kimlikli kimliksiz bazıları topa girmiş, birileri aklanmaya çalışılırken, birileri de hedef tahtasına konulmaya uğraşılıyor.
Bir kere, çalışmayan kişiler kadar, çalışan belediyelerin borcu olur. Hele hele şu son 5,5 sene içinde bu ülke, ki Ekinözü de bu ülkenin en nezih ilçesi, pandemi yaşamış, ekonomik darboğaz görmüş, son olarak da deprem felaketi geçmiş üzerinden silindir gibi, fakat dürüstlüğüne inandığım eski Başkan sayın Bilal Eker’e veryansın ediliyor. Yargısız infaz gibi.
Vur abalıya…
Her iki başkanı da aradım, konuştum.
İnsanların hataları, eksiklikleri olabilir. Fakat küçük ilçelerde, avuç kadar yerlerde, ahbap çavuş ilişkilerinin daha çok öne çıktığı, ilçenin her metrekaresinde, istihdamın, üretimin olmadığı yerleşim alanlarında bırakın başkanlığı, yahu padişahlık bile yapmak zor ve cesaret işi. Olsanız da ne yazar!
Bilal Eker, herkesin alışık olmadığı bir başkandı. Yapısı, duruşu ve kendine özgü yöntemi… Yapmayacağı şeyler için babası olsa söz vermez, olmayacak duaya amin demez. Konuşurken evirip çevirmeyen, doğru bildiğini alnının çatından söyleyen, saklısı gizlisi olmayan düz bir insan. 5 yıllık süreçte başarılı oldu mu, olmadı mı, bunun tartışmasına girecek değilim. Lakin ilçeye yaptıklarını gözümle gördüm, şahit oldum ve bunu da hem canlı yayınlarımda, hem de köşe yazılarımda dile getirdim.
*
Başkan seçilen Harun Vicdan kardeşimi tanıyorum. Soyadı gibi vicdanlı biri olacağını da, ilçesine hizmet edeceğine de inanıyorum. Fakat birisi hakkında müspet veya olumsuz eleştiri, kritik yapmak için daha erken. Daha koltuğuna yeni oturdu, ısınsın bir hele, bekleyin, zaman tanıyın, destek olun.
Kuşkusuz iyi niyetli olduğunu düşündüğüm Vicdan, ilçesine hizmet etmek için yola çıktı, başarılı olmama gibi bir sebebi, lüksü de olamaz.
Fakat şu 20 milyonluk borç bıraktı tartışması neredeyse uluslararası kavgaya dönüştü. Biraz da bir bardak suda fırtına koparma hevesi, gayreti, telaşı gibi…
Siz evinize yeni mobilya aldıysanız, evinize bakım yaptırdıysanız, arabanızı, cep telefonunuzu değiştirdiyseniz, mecburen borçlanacaksınız. Almaz, yapmazsanız kimse size ‘Şu kadar borcun var!’ demez ve kapınızı çalmaz!
*
20 milyonluk borcun nasıl skandala dönüştüğünü, dönüşeceğini doğrusu merak etmiyor değilim. Borç varsa niye saklanır, saklanmasında kime ne faydası, ne zararı vardı, bilmiyorum.
Mali skandalı sosyal medyadan abartılı bir biçimde duyurma gayretine girenlerin niyetine bakmak lazım.
Kime çalışıyor?
Sayın Bilal Eker ‘1 lira bile borç bırakmadım!’ diyorsa bırakmamıştır. Ha, 20 milyon borç bırakıp da bunu saklıyorsa, saklattırıyorsa o da suç ve doğru değil. Ancak yine iddia ediyorum, Eker öyle sıradan, basit bir insan değil.
İddia edildiği üzere böyle bir borç varmış. Kimin yok ki? Borçsuz insanın olmadığı, kalmadığı şu zamanda, borçsuz belediye bulmak, yolda yürürken Reşat altını bulmaya benzer. İmkânsız bir şey.
*
Sonra mali işlerden sorumlu bir müdür, ki varsa böyle bir borcu yeni başkan Vicdan’dan niye saklasın! Çıkarı ne, korkusu ne?
Skandalsa eğer, boyutları daha da derinleşmiş. Madem borç var veya yok, niye, neden, niçin saklanır. Kamuoyundan veya yangından mal mı kaçırılıyor da gizleme gereği duyuluyor.
Harun Vicdan cahil biri değil, okumuş, eğitimli, başarılı bir işadamı. Etkili ve çevresi olan insan. Varsa birilerinin saklamasına, gizlemesine gerek yok, bulur ve çıkartır.
Sonra kamuoyunu yanıltmak kimin haddine!
Kaldı ki müfettiş çağrılmış, ki doğrusu bu, ak ile kara meydana çıkar. Varsa sorumluları, yalan beyan veren, yalan yanlış yazan, hesabını versin, vermeli de.
Kimsenin kimseyi töhmet altında bırakmaya hakkı yok, haddi de değil.