2015-10-14 10:48:03

Cinsiyet eşitliği ve kadınlar neden barışı kalıcı kılıyor?

14 Ekim 2015, 10:48

 Birleşmiş Milletler bile 3 yıl önce dünya kız çocukları günü ilan ederken, yabancılar cinsiyet eşitliğinin bir ülkeye neler katabileceğini, kazandırabileceğini anlatıyorlar, biz de kös kös dinliyoruz.

Maşallah olmayan günümüz yok. Birde kız çocukları günümüz oldu, bakalım bu gün bize neler sağlayacak? İzin verirseniz ben birkaç örnek sunmak istiyorum;

Bizde kadın erkek ayrımcılığı yaygın. Erkeklere bakılır ve sorularsa, dünyanın hakimi onlar. Her şeye, her işe onlar egemen, kadınlar ikinci sınıf ve gölgede... O nedenle diyorum ki, kadınlar ayrımcılık konusuna dikkat çekmek imkanı sunabilirler. Hiç olmazsa, senede bir gün bütün dikkatimizi kız çocuklarına verip, nasıl daha güçlü bireyler olarak yetişebilecekleri üzerine kafa yorabiliriz.

İki kız çocuğu annesi biri olarak, acaba gerçekten kız çocuklarımıza gereken önemi, titizliği verebiliyor, onlara yeteri kadar ilgilenebiliyor muyuz? Yoksa onlara, 'aman kızım dışarı çıkma, pencereden bakma, erkeklerle konuşma!' diyerek onları toplumsal hayattan çekip alıyor muyuz. Bunu yaparken acaba kız çocuklarımızı iyilik mi, yoksa kötülük mü yapıyoruz, bu sorunun cevabını da size bırakıyorum.

*

Evet, iki kızım var. Tam da geçiş dönemi yaşındalar. Kritik bir dönemeç bu. Kız veya erkek fark etmez, çocuklara baskı uygulanmasına karşı olsam da, onları kontrol altında tutabiliriz. Baskı, çocukları aileden uzaklaştırır, istenemedik mecralara sürükler ki, sonunu varın siz hesap edin!

Hele yaşı 13'ü geçmiş, bir ileri yaşa merdiven dayamış ise, onların da kendilerine göre sorumlulukları varken, üzerlerinde aman vermez bir baskı kurmamız acaba onları sokağın tehlikelerinden korumaya yeterli olabilecek mi?

Hiç sanmıyorum.

*

Sosyal medya var ya, olmadı şu kahrolası televizyon dizileri, bir de evlendirme programları, sizi temin ederim çocukların kafasını karıştırıyor. Bir özenti başlıyor özel yaşamalarında. Giyim kuşamları, konuşmaları, sosyal hayata bakış açıları değişiyor, biz annelere bile tavırlarında farklılık gözetirken, acaba diyorum daha çok ve daha sıkı bir kontrol sistemi mi uygulasak üzerlerinde.

O vakit de çocuktan oluruz endişesine kapılıyoruz. Ya da çocuklarımızı kaybedersek, bizden uzaklaştırırsak, sokağın içine terk eder, lanet olası kötü huylu insanların pençesine atarsak... O zaman vicdan azabı çekmeyecek miyiz?

Kaybetme korkusu bütün benliğimizi sarıp sarmalıyor.

*

Daha önce de yazdım, bu şehirde kadın olmak zor. Hele hele yetişkin kızların varsa, kadın olmak daha da zor. Annelik de öyle...

Bizler annelik ile kariyer arasında gidip gelirken, bocalarken, seçim yapmakta tereddüt gösterirken, acaba çocuklarımız ne alemdeler?

Evin içinde, ailede cinsiyet ayrımı olmamalı. Bu çocuklar arasındaki sevgi bölüşümüne doğru götürür bizi de, çocukları bizden uzaklaştırır. Onlara eşit davranıp, sevgiyi dahi onlardan esirgemeden, eşit bölüştürerek, sevgiyi ve barışı da kalıcı sayarak, çocuklarımıza ve gençliğe sahip çıkmanın en akıl kârı eylem olduğunu iddia ediyorum.

Velhasılı, bu zamanda kadın olmak kadar, anne olmak da zor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.