Arayıp aramadığını en iyi delegelere sormak lazım. Şayet ben aday olduysam, partili olup olmadığına bakılmaksızın, başka partilerden gelip de CHP ruhu ve davasını özümsememiş, kimsenin bilmediği, tanımadığı delegeleri de ben yazdıysam, kazanabilir miyim, koltuğa oturabilir miyim, bunu da basamak olarak kullanıp ileride milletvekili olabilir miyim?
Benim açımdan zor tabi.
*
Mesele, 18 Ekim’de (cumartesi) yapılacak olan CHP Kahramanmaraş İl Kongresi, adayları ve ipi kimin göğüsleyeceği, şans kapısını kimin aralayacağı, zirveye kimin tırmanacağı, zaferi kimin kutlayacağı…
Tekrar edeyim de maraza çıkmasın, 2 aday var, hiçbiri babamın oğlu değil, ekmeğimi de vermiyor, kim layıksa, kime hak ise, kim daha çok partiyi bir adım ileriye taşıyacaksa, ona hayırlı olsun!
*
Amerika’yı değil, matematiği yeniden keşfetmeye gerek yok. Azıcık mürekkep yalayan bilir, matematik dört işlemden ibaret.
Gelin bunu yazıda anlatıp, siyasetle ilişkillendirelim.
Bölme… Kendi çıkarından, kendi ikbalinden başka bir şey düşünmeyen, seçimi kazanmak için her yolu mübah sayanlar, matematikten anlamasa da, alışkanlığı veya tıyneti olsa gerek, delegeleri bölmeyi, partiyi bölmeyi, zihniyeti bölmeyi, geleceği bölmeyi siyaset sayar.
Ve bunu yapmak için de gözünü karartır, her yolu, her güzergâhı kendine hak sayar. Tüm bildiği, duyduğu ayak oyunlarını devreye sokar!
*
Toplama… Kendinden çok partiyi, parti ideolojisini, iktidarı ve dağılmışları toplamayı etik siyaset olarak düşününler daima kazanmıştır. Bölmenin zararını bilenler, toparlayıcı olurlar, bunun için aklı selim düşünüp, kamplaştırmaktan, kutuplaştırmaktan çok dağılmışları bir araya getirmek her kişinin değil, er kişinin işidir.
*
Çıkartma… Birini bir yerden alıp, kapının önüne koymak için matematikteki çıkartma işlemini bilmesine gerek yok. Hep bana hep bana zihniyeti ile yoğrulmuş kişilerin başarabileceği en iyi iştir çıkartma.
Onu çıkart, bunu çıkart, eeee?? Bana biat edecek adamlar kalsın yanımda, arkamda. Peki o yanına, yönüne aldığın adamlar gerçekten senin sadık adamların mı, gerçek partilimi, işte o tartışılır ve tartışılıyor da.
*
Çarpma… Matematiğin en keskin tarafı bu. Yanlış yapanı önce matematik değil, Allah çarpar, Allah’ın çarptığı zaten iflah olmamıştır, olmayacaktır.
Çarparak, çırparak bir yere varılmaz. Akıllı olmak gerekiyor. Gün gelir, o çarptıkların bir kale gibi karşına dikilir, sur gibi geçilmez olur, arasat’ta kalırsın.
Etik değerleri, parti içi disiplini, siyasi ahlakı kaldırıp kenara koyarsan, önce delege, sonra Allah çarpar adamı.
*
Son köprü aşıldı, son viraj da geçildi, son tünelden çıkıldı, geldik seçime. Birkaç gün kaldı.
Tekrar da olsa yazmak zorundayım. Her 2 adaya başarılar diliyorum.