2025-12-08 17:28:14

Bizi uyuz edenler ve Uyuz Pınarı…

Editör

08 Aralık 2025, 17:28

Bilirsiniz, uyuz bir hastalık. Ne zaman birisi yanı başımızda sağını solunu hart-hart kaşınmaya başlasa, ‘Ne o, uyuz mu oldun?’ deriz.

Bir parazit… Vücudumuzun en büyük ve dış etkenlere en çok maruz kalan deride verdiği rahatsızlık. Şiddetli kaşıntıyla beraber uykusuz ve normal yaşam faaliyetlerini kısıtlayan, insan içinde sizi-hepimizi tedirgin eden, hatta mahcubiyet derecesine kadar taşıyan uyuzun tedavisi mutlaka vardır ama ben işin o tarafında değilim.

Bir de milleti uyuz edenler var toplumda. Kim bunlar derseniz sizi çok sevdiğini söyleyen samimiyetsiz kimseler, yüzünüze gülüp arkanızdan kırk laf eden ve kuyunuzu kazanlar, kerameti kendinden menkul siyasiler, bürokratlar, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız, aile çevrenizdekiler…

Bu son paragraftakilerin tedavisi yok!

Uyuz Pınarı neylesin, ne kâr etsin!

*

Borç verirsin, ödeyene kadar canınızı çıkartırlar. Telefon açarsınız bakmazlar, es kaza karşılaşsan, ‘Jarzım bitmişti’ derler yılışık yılışık, bir başka seferde ise, ‘Akşamdan sessize almıştım, unutmuşum sesini açmayı, duymamışım, kusura bakma!’ demezler mi, cinlerin tepene çıkar! Anlarsın yalan söylediğini. Yüzüne tükürsen ‘Ya Rabbi şükür!’ diyeceğinden eminsiniz de, boş veriyorsunuz.

Yalama olmuştur, köseleye dönmüştür suratı…

Bir şey istersin, talebin olur, ‘O iş bende, merak etme!’ derler arkasını getirmezler, unuturlar, akıbetini sorduğunda, ‘Valla çok uğraştım, ama olmadı, başka emrin var mı?’ samimiyetsizliği ile sizi ikna ettiklerini sananlar var ki, bunlara alıştık zaten!

Akşamdan söz verip sabaha cayanlar, ‘Süllümden endim, sözümden döndüm!’ kıvamındaki dönekler!

Yanı başımızda, aramızda dolaşıyorlar sürekli.

*

Bu şehirde bölüşme, paylaşım yok. Hani dertler, sıkıntılar paylaşıldıkça azalırdı, hikâye! Seçim yapılır, rekabet, yarış düşmanlığa, savaşa dönüşür!

Herkes kendi kampına, kendi tepesinin yamacına çekilmiş, kimse diğerini anlamaya çalışmıyor. Anlasa da ya siyasi, ne kişisel çıkarları ile örtüşmediğinden, gelmediğinden anlamamazlık gösteriyor.

Ne siyasetçisinde var paylaşım, istişare, ne iş dünyasında. Bürokrasi farklı mı derseniz, hayır!

Sadece onlar mı, aynı davaya inandığın, aynı tabağa çatal-kaşık salladığın aile bireylerin, sözüm ona bütün sevdasının Kahramanmaraş olduğunu söyleyen sivil toplum kuruluş kanaat önderleri, markaları, firmalar da ayın havada, aynı teranede, aynı sazı çalıyor.

Sorsan, kulak versen, herkes siyaset allamesi, herkes usta spor yorumcusu, herkes her konuda uzman! Biraz ileri gitse deprem uzmanı olduğunu bile söyleyenler çıkacak, çıkıyor da.

Ve herkes de gazatacı, gazeteci, gasteci…

 *

Tatavayı bırakıyor, asıl meramıma geliyorum.

Bizi uyuz edenleri de Allah’a havale ederek, İsadivanlı Mahallesinde, cami kenarındaki çeşmeden, sularının uyuz hastalığına iyi geldiği söylenen ‘Uyuz Pınarı’ndan söz edeceğim.

Etmiyorum, vazgeçtim. Geçmişte uyuz hastalığı yaşayanlara iyi gelirmiş, içenler şifa bulurmuş.  

Birkaç gittiğimde kapalıydı. Ya su kalmadı, ya da memlekette uyuz çoğaldığından çeşme bile yetersiz kaldı, ya da isyan edip, ‘Yeter yahu, hangi birinize su yetiştireyim!’ diyerek kapısını kapattı.

*

Yazdım diye kaşınıyorsanız, bulabilirseniz bir uyuz ilacı alın!

Bulamıyorsanız, uyuz etmeyin adamı!

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.